TBMM (AA) - TBMM Genel Kurulu Başkanvekili Celal Adan başkanlığında toplandı.
Genel Kurul'da gündem dışı söz alan, İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukcuoğlu, açıköğretim fakültelerinin sorunlarına değindi.
Açıköğretim fakültelerinin eğitim sisteminde önemli bir eksiği tamamladığını belirten Kabukcuoğlu, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinin öğrenci sayısı bakımından dünyada altıncı, Avrupa'da ise birinci sırada yer aldığını belirtti.
Açıköğretim fakültelerinin önemli giderleri olduğunu dile getiren Kabukcuoğlu, "Bir yıl önce yapılan yasal değişiklikler açıköğretim üniversitelerini kendine yetemez duruma getirmiştir. Bu hatanın düzeltilmesi gerekmektedir." dedi.
CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım da seçim bölgesinin sorunları hakkındaki gündem dışı konuşmasında, artan döviz kuru karşısında devletin bazı projelerinin büyük zarar ettiğini söyledi.
Yap-işlet-devret modeli ile hayata geçirilen projelerin anlaşmalarının döviz kuru üzerinden yapıldığını, artan kur karşısında milyonlarca lira Hazine zararı oluştuğunu ileri süren Yalım, "Eğer vicdanınız varsa bu sözleşmeleri Türk lirasına çevirin." ifadesini kullandı.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Halil Özşavlı ise İngiliz arşivlerinden ulaştığı bir belgede, Fahreddin Paşa'nın 30 Ekim 1918'de Mondros imzalanıp Osmanlı ordusu terhis ve teslim olmasına rağmen İstanbul'dan gelen emirleri dinlemediği, 72 gün boyunca Medine'yi savunmaya devam ettiği bilgisine ulaştığını anlattı.
Söz konusu belgenin tercümesinde İstanbul'dan defalarca emir geldiği, İngiliz Ordu Komutanı General Edmund Allenby'nin defalarca mektup yazdığı ama Fahreddin Paşa'nın teslim olmadığının yer aldığını aktaran Özşavlı, "Fahreddin Paşa, kuşatma nedeniyle yiyecek kıtlığından askerleriyle çekirge yedi ama yine Medine'yi teslim etmedi." diye konuştu.
Fahreddin Paşa'ya, teslim olması için mektup yazanlardan birinin de Birinci Dünya Savaşı başlarında Osmanlı'ya karşı isyan ederek İngilizlerin hizmetine giren Mekke Emiri Şerif Hüseyin olduğunu belirten Özşavlı, Fahreddin Paşa'nın, "Her şey bitti, artık teslim ol." diye mektup gönderen Şerif Hüseyin'e, cevap gönderdiği mektupta şunları yazdığını kaydetti:
"En büyük Fatih olan Allah'ın adıyla, İslam'ın gücünü kırıp Müslümanların katledilmesine sebep olan ve Allah'ın yeryüzündeki temsilcisi olan Halifenin İngilizlerin tutsağı olup, onların baskısı altına girmesine sebep olan Emir'e,
14 Zilkade (Ağustos) Perşembe gecesi birkaç kişi küçük bir meydanda çalışıyordu. Medine'yi nasıl savunacağımı düşünmekten yorgun ve bitkin düşmüş olan ben onların arasından geçiyordum. Birdenbire muhteşem görünümlü birinin önümde durduğunu gördüm. Bu zat selam ve salavat üzerine olan Hazreti Muhammed idi. Sol elini beline koymuş, parmakları ile kuşağını tutarken emredici bir üslupla bana 'Beni takip et' dedi ve ben onu takip ettim. 2-3 adım takip ettikten sonra gözlerimi açtım. Uykudan uyandım hemen camideki hücreye koşup mihrabın önünde diz çöküp Allah'a secde edip şükrettim. Çünkü artık en büyük komutan olan Peygamber Efendimizin koruması altında olduğumu biliyordum. Şimdi Medine'nin savunma hatlarını güçlendirerek, yeni yollar ve meydanlar inşa ederek, kendimi meşgul ediyorum. Saçma taleplerle beni meşgul etmemeni rica ediyorum."
Kaynak: