İSTANBUL (AA) - Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi Prof. Dr. Ayşen Gürcan, bilginin taşıyıcılığının artık önemli olmadığını belirterek, "Bilginin beceriye dönüşümü ve yapabilme nitelikleri üzerine odaklanılmış durumda." dedi.
Gürcan, Türkiye Maarif Vakfınca "Eğitimde Yeni Eğilimler ve Dönüşüm" temasıyla çevrim içi düzenlenen ve Anadolu Ajansının "Global İletişim Ortağı" olduğu İstanbul Eğitim Zirvesi'nde konuştu.
"Müfredatın Uluslararasılaştırılması" başlıklı panelde değerlendirmelerde bulunan Gürcan, farklı coğrafyalarda, farklı kültürlerde ortak bir eğitim verilebilmesi için önce "Nasıl insan?" sorusunun yanıtlanması gerektiğini söyledi.
Bu anlamda Maarif Vakfı okullarında öğrenen profilinin hangi değişkenler üzerine tanımlanması gerektiğini düşündüklerini aktaran Gürcan, "Bilgi felsefesindeki değişimle bilgiden ziyade öğrencinin niteliklerine yoğunlaşılması ve insana yatırım yapılması gerektiğini biliyoruz. Çünkü bilgi taşıyıcılığı artık önemli değil. Bilginin beceriye dönüşümü ve yapabilme nitelikleri üzerine odaklanılmış durumda. Bu anlamda Maarif öğrenen programında dört temel değişken var. Birincisi aklını, zihnini, düşünme yapısını kullanabilen öğrenen. İkincisi kendini yönetebilen, niteliksel kararlar alabilen, iradesini yönetebilen. Üçüncüsü bir sosyal öğrenim çevre içerisinde vicdanını, hakkaniyetini veya birlikte olduğu kişilerle iletişim kuran vicdanlı öğrenen. En sonunda zamanını yöneten sadece düşüncede, duyguda değil, zaman yönetiminde de etkin olan öğrenen." diye konuştu.
Prof. Dr. Gürcan, bu 4 temelin üzerine dörder de nitelik konulduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"Mesela akıllı öğrenen içerisinde bilinçli, şuurlu, kritik, analitik düşünen, araştıran öğrenci profili bizim için önem taşıyor. İradeli öğrenende de ilkeli ama kararlı, azimli ve motive olmuş, istekli ve görevlerini yerine getirmede sorumluluk sahibi olmasını önceliyoruz. Üçüncü boyutta ise vicdanlı dediğimiz sosyal bir ortamda bulunan öğrencinin hem sözünde hem davranışında güvenilir ve duyarlı olması. Yardımsever ve karşısındakine şefkatli olması ve şeffaf olması, yani samimi olmasını bekliyoruz. Dördüncü değişken olan aktifte de risk alabilen, cesur, diplomatik yapısı olan, uzlaştırıcı çatışma durumlarını da dengeli ve uyumlu hareket eden ve etki ve sosyal etkileşimde bulunan."
Uluslararası tasarlanmış bir programın insan odaklı olması gerektiğine dikkati çeken Gürcan, şunları kaydetti:
"İnsanı merkeze alan, insana, öğrencisine ve öğretmenine güvenen, onun iç donanımları ile mükemmel bir donanıma sahip olduğuna inanan, öğrenci merkezli, toplumu ve evrensel değerleriyle bütünleşik bir yaklaşım. Birincisi bu. İkincisi gelişim odaklı. Kendi bölgesinde, her alanda örnek bir kurum olması adına öğrenci, öğretmen, veli ve tüm paydaşların gelişimine azami önem vermek ve bu anlamda politikalar geliştirmek. Yani dünden bugünü daha iyi hale getirebilmek ve sürekli izleme ve değerlendirme çalışmaları yapmak. Üçüncüsü belki de panelimizin esas konusu kültür farklılığını standardın içerisinde bir zenginliğe dönüştürebilmek."
Gürcan, ortak müfredatın oluşmadığı alan ve derslerde zorluk çıkabileceğini düşündüklerini belirterek, sorunları aşmada belli sistemlerin gerekli olabileceğini aktardı.
- UNESCO'nun eğitim raporu
Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ford Vakfı Uluslararası Eğitim Uygulamaları Profesörü Fernando Reimers ise UNESCO'nun tarihinde üç defa bağımsız bir komisyon oluşturarak eğitim üzerine rapor hazırladığını anımsattı.
Son raporun daha öncekilerden farklı olarak doğrudan hükümetlere hitap etmediğini belirten Reimers, şu değerlendirmede bulundu:
"Önceki raporlar eğitimdeki değişimde hükümetlerin karar almasını mümkün kılmıştı. Bu raporda ise 'Eğitim kültürü, öğretmenler, öğrenciler, anne babalar ve bütün toplum değiştikçe değişebilir.' üzerinde duruyor. Dolayısıyla öğrencilerin neyi öğrenmesi ve yapabilmesi gerektiği konusunda bir uzlaşmaya varmamız gerekiyor. Burada ortak bir inşa süreci gerekiyor. Sizin için okul için ne anlama geliyor? Bunu oturup düşünmek gerekiyor. Bütün dinleyicileri bahsettiğim bu rapora ulaşıp okumaya davet ediyorum. Bu raporsa daha provokatif olmayı hedefliyor. Burada bir mecburiyetten, zorunluluktan bahsediyor. İlk evrensel insan hakları üzerine kuruluyor. Şu an insanların karşı karşıya kaldığı temel güçlüklere odaklanıyor. Mesela iklim değişikliği ve sosyal bölünme, artan şiddet ve yine artan fakirlik ve eşitsizlik. Bunlar hayati önemde konular ve eğitim bilinçli bir şekilde bu konulara odaklanmalı."
Reimers, söz konusu raporun eğitimde müfredatın değişimini zorunlu kıldığına vurgu yaparak, şunlar aktardı:
"UNESCO'nun eğitim raporu bize yeni pencereler açıyor ve öğrencilerin öğrenim sürecinin okul dışındaki şeylerle nasıl bağlantılı olduğunu anlamamızı sağlıyor. Pandeminin de bu konuda bir etkisi var. Bu sadece bilgiyi paylaşmak değil, fark yaratma isteği ve bu konuda gerekli becerilere sahip olmak konusudur. Yalnızca insan haklarını anlamaktan bahsetmiyorum. Sadece bu konuyu umursamaktan da bahsetmiyorum. Okulda ve dışında insan haklarının bir gerçeğe dönüşmesi için yapması gereken şeylere odaklanmalarını istiyoruz. Yani kendi topluluklarında, uluslarında ve dünya çapında. Küresel pandemi eğitim tarihinde korkunç bir felaket de getirdi. Gezegenimizdeki insan yaşamının ne kadar kırılgan olduğunu bize gösterdi."
- "Müfredatın tanımı yeniden yapılmalı"
Cambridge Üniversitesi Eğitimde Liderlik Bölümü Öğretim Üyesi Pete Dudley de müfredatın tanımının yeniden yapılması gerektiğini dile getirdi.
Müfredatın misyonları olduğunu aktaran Dudley, "33 yıldır bu işin içindeyim ve çok açıkça görebiliyorum ki her çocuk birbirine saygı göstermeyi öğrenmeli. Eğitimin çıktıları üzerinden baktığımız zaman çok ciddi bir eşitsizlik var bu açıdan. Irkçılığın kurbanı olan kişiler bu çıktılara sahip olma konusunda çok daha şanssız. Beyaz popülasyon bu açıdan çok daha şanslı. Uluslararası bir müfredat Profesör Ayşen Gürcan'ın söylediği özelliklere sahip olmalı. Bu özellikleri öğrencilere aktarmamız gerekiyor. Bunun ötesine geçerek gizli dinamikleri ve güçleri de değerlendirmemiz gerekiyor. Uluslararası çok güzel örnekleri var bunun. Özellikle Erasmus gibi programlarla bir ülkeden başka ülkeye geçen öğrenciler... Mesela iklim değişikliği ve sağlığı konuları gibi küresel konulara eğiliyorlar."
The Black Curriculum Kurucu ve Üst Yöneticisi Lavinya Stennett da uluslararası müfredat konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Kaynak: