ANKARA (AA) - Hindistan- Batı Asya Diyalog Merkezi (CIWAD) tarafından düzenlenen çevrimiçi etkinlikte, "Hindistan-Türkiye Tarihsel ve Medeniyet Bağları" konusu tartışıldı.
Etkinliğe, Sakarya Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Azmi Özcan ve Hindistan-Batı Asya Diyalog Merkezi Direktörü Prof. Dr. Aftab Kemal Paşa konuşmacı olarak katıldı.
Özcan, yaptığı sunumda, Türkler ile Hintler arasındaki ilişkilerin 10. yüzyılın sonlarında Gazneli Mahmut dönemine dayandığını, o tarihten bu yana Hindistan'ın Türklerin evi haline geldiğini söyledi.
Anadolu'ya gelen Türkler ile Hintler arasındaki ilişkilerin ise Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'u fethiyle başladığına işaret eden Özcan, Yavuz Sultan Selim döneminde Mısır ve Hicaz yarımadasının fethiyle Osmanlı ile Hindistan'daki topluluklar arasında ilişkilerin daha da güçlendiğine dikkati çekti.
Özcan, Portekizlilerin 1500'lü yıllarda Hindistan'a yönelik ciddi bir askeri tehdit haline geldiğini, deniz ticaretini tehdit ettiğini ve Hindistan'daki Müslümanların Hac yolunu tehdit ettiğini belirterek, Osmanlının 1531'de Portekizlilerle mücadele için Hindistan'a yaklaşık 2 bin asker gönderdiğini kaydetti.
Osmanlı kaynaklarına göre, Babür İmparatoru Cihangir'in tahta çıkmasına kadar Babürlüler ile Osmanlı arasında herhangi bir resmi ilişki kaydı olmadığını kaydeden Özcan, Şah Cihan'ın dönemin Osmanlı Padişahı 4. Murad'a bir mektup gönderdiğini aktardı.
Özcan, Babür İmparatorluğunun gücünü kaybetmesinin ardından Hindistan'da İngilizlerin etkisinin giderek arttığını, daha sonrada İngiltere'nin kolonisi haline geldiğini kaydetti.
Osmanlı ile Ruslar arasında 1877'de başlayan ve "93 Harbi" olarak bilinen savaşta Hindistan'daki halkın Osmanlıya çok büyük destek verdiğine ve her türlü yardımı yaptığına işaret eden Özcan, şöyle devam etti:
“Toplumun tüm kesimleri Türkiye'deki gelişmeler hakkında en son bilgileri almak için can atıyorlardı çünkü Türkiye'nin geleceğine oldukça ilgi duyuyorlardı. Hint alt kıtasındaki insanlar geleceklerini Osmanlı'nın kaderine bağlamışlardı.”
Özcan, Birinci Dünya savaşı sırasında İngilizlerin etkisine rağmen, Hindistan'daki birçok kişinin Türkleri desteklediğine işaret etti.
- “Hindistan olmadan Türkiye, Türkiye olmadan Hindistan olamaz”
1. Dünya Savaşı'nın bitmesinin ardından Hindistan'daki Müslümanlar arasında ülke çapında Halife yanlısı hareketin başladığını belirten Özcan, Hindistan Hilafet Delegasyonunun Şubat 1920'de İngiltere'ye vardıklarını ve burada yapılan görüşmelerde de Türkiye meselesinin Hintli Müslümanlar için temel konuların başında geldiğinin altını çizdiklerini belirtti.
Özcan, o dönemde Hindistan'da yaşayan Müslümanların en önemli isteklerinden başında İstanbul'un Türkiye'nin başkenti olarak kalma isteği olduğuna işaret etti.
Savaş sonrası Türkiye'deki siyasi gelişmelerin Hindistan'daki Müslümanları şaşırttığını kaydeden Özcan, şunları söyledi:
"Hindistan'da özellikle Müslümanlar, Türkiye'de halifeliğin kaldırılmasına çok şaşırdılar. Ankara hükümetine buna karşılık mektup yolladılar ancak Ankara bu mektubu ve hilafetin devam etmesi yönündeki isteklerini kabul etmedi. İlk şoku atlattıktan sonra diğer bir öneri olarak Mustafa Kemal'in halifeliği almasını önerdiler ancak Mustafa Kemal bu öneriyi de reddetti."
Özcan, bu olayların sonrasında Türklere karşı olan romantik bakışın değiştiğini belirterek, “İki ülke arasındaki ilişkiler savaş sonrasında zayıfladı. 2. Dünya Savaşı'nın ardından ilişkiler bir kez daha boyut değiştirdi. Soğuk Savaş döneminde iki ülke de farklı kutupların parçası oldular. Soğuk Savaşın bitimine kadar iki ülke arasındaki ilişkiler oldukça sınırlı kaldı.” ifadelerini kullandı.
Soğuk Savaş'ın bitmesinin ardından ülkeler arasındaki tarihsel bağların da etkisiyle resmi ilişkilerin yeniden canlandığını kaydeden Özcan, iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin 20 milyar dolar seviyesinde olduğunu ancak Kovid-19 sebebiyle bir miktar azalmanın gerçekleştiğini kaydetti.
İki ülkeden öğrencilerin de birbirlerinin ülkelerinde okuma imkanı bulduğunu kaydeden Özcan, “Hindistan olmadan Türkiye, Türkiye olmadan Hindistan olamaz. Bizim sorumluluğumuz iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesini sağlamaktır.” dedi.
- "Türkiye ile Hindistan arasındaki ilişkiler Pakistan ile olan ilişkilerden daha önemsiz değildir"
Özcan, etkinliğin soru cevap kısmında ise siyasetçilerin kendi görev süreleri boyunca farklı ülkelerle siyasi ilişkileri öncelediğini hatırlattı.
Ülkelerin birbirini tanıdıkça daha az gerginlik yaşayacağını anlatan Özcan, "Bu da entelektüellerin ve akademisyenlerin siyasetçilere anlatacağı bir şeydir. Jeopolitik ve küresel gelişmelere göre ülkeler farklı noktalarda durabilir ama bu duruşlar geçmişe göre şekillenir. Benim düşünceme göre Hindistan ve Türkiye birbirini daha da fark edecek ve ortak geçmiş ile çıkarlar doğrultusunda işbirliği ve dayanışma artacaktır." dedi.
Özcan, Türk ve Hint toplumunun dini özellikleriyle tanımlanabileceğini, iki toplumun da inanç ve kültürel değerlere göre şekillendiğini ifade etti.
Gelişen teknolojinin insani değerlerin yitirilmesine sebep olduğunu kaydeden Özcan, "İnsanlığın geleceği kültür ve inanç değerlerine bağlıdır. Bu noktada Türkiye-Hindistan işbirliği de çok önemli bir konuma sahip." diye konuştu.
Özcan, kurumsal olarak da Hindistan üzerine çalışmalar yapan enstitü ve kurumların olduğunu vurguladı.
Bunlardan birinin Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı olduğunu kaydeden Özcan, her yıl Hindistan'dan öğrencilere Türkiye'de eğitim alması için burs verildiğini de sözlerine ekledi.
Özcan, ikili siyasi ilişkilerde sorunların çözümü için ticari ilişkilerin artırılması gerektiğine dikkati çekerek, "Vatandaşları ve kurumları ikili ticaret konusunda cesaretlendirmeliyiz." dedi.
Aftab Kemal Paşa da soru cevap kısmında yaptığı konuşmada, Türk halkının yoga, filmler ve yemeklere gösterdiği ilgiyle Hindistan'a yakınlık duyduğunu kaydetti.
İki ülke arasındaki bu tür kültürel etkileşimlerin önemine vurgu yapan Paşa, Hindistan'ın bağımsızlığıyla sürekli bir ilişki oluştuğunu ancak siyasi ilişkilerde dalgalı bir ilişki olduğunu söyledi.
Paşa, halklar arası ilişkilerin, iki ülke ilişkilerinin diğer alanlarını da geliştireceğini belirterek, "Birçok Hintli Türkçe öğreniyor. Ülkelerimizde Türkiye ve Hindistan çalışmalarını desteklemeliyiz." dedi.
Kaynak: