ANTALYA (AA) - Avrupa Güvenlik ve İş Birliği Teşkilatı (AGİT) Dönem Başkanı'nın Müslümanlara Karşı Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılıkla Mücadele Özel Temsilcisi Mehmet Paçacı, AGİT ülkelerinde, Müslüman karşıtlığının siyasi partilerin söylemlerine girdiğini belirterek, "Dolayısıyla Müslümanlara karşı ırkçılık ve ayrımcılık da gitgide kurumsallaştırılıyor ve normalleştiriliyor." dedi.
Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olduğu Antalya Diplomasi Forumu'nda (ADF), "Irkçılık ve ayrımcılıkla mücadele" konulu panel düzenlendi.
Panelde konuşan AGİT Dönem Başkanı'nın Müslümanlara Karşı Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılıkla Mücadele Özel Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Paçacı, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadelenin aynı ve el ele olduğunu ve bu mücadelede, uzun bir süreye ihtiyaç olduğunu belirterek "Anti-semitizmi, Müslüman ve Hristiyan karşıtlığını birbirinden ayıramayız. Hepsi bir bütün olarak geliyor karşımıza. Bu sorunu temel insan haklarına dayalı kapsayıcı bir bakış açısıyla çözebiliriz. Bu noktada eğitim ve özellikle ayrımcılığa karşı hoşgörünün eğitimi asıl göz önünde bulundurmamız gereken husus." diye konuştu.
Irkçılık ve Müslüman karşıtlığının siyasi partilerinin söylemlerine girerek siyasi partiler tarafından oy almak için kullanıldığını kaydeden Paçacı, şunları ifade etti:
"AGİT bölgesinde ırkçılık ve ayrımcılık gitgide daha görünür hale geliyor. Yani toplumsal hayatın pek çok yönünde daha görünür hale geliyor. Örneğin seçim dönemlerini ele alalım. Tabii ki seçimler demokrasinin ayrılmaz bir parçası. Ama paradoksal bir biçimde tam da bu seçim dönemlerinde ırkçı ve ayrımcı söylemlerin en fazla kullanıldığının gözlemlendiğini görüyoruz. Dolayısıyla Müslümanlara karşı ırkçılık ve ayrımcılık da gitgide kurumsallaştırılıyor ve normalleştiriliyor."
Ayrımcılık, ırkçılık, ayrımcı söylemlerin toplum içinde arttığını söyleyen Paçacı, "(AGİT ülkeleri) Bu ülkelerin çoğunun aslında harika anayasaları var. Anayasalar elbette ki en köklü insan haklarını ve diğer kaynakları koruyor. Ancak biz AGİT bölgesinde şunu görüyoruz. Başörtüsü takmaya gitgide daha fazla sınırlama getiriliyor. Yine kurban kesmeye izin verilmesiyle ilgili pek çok kısıtlama var. Bu, ırkçılık mıdır, İslamofobi midir, yoksa toplumu sekülerleştirme amacını mı gütmektedir? Bu trendin içinde sekülerleştirme ve laikleştirme önemli bir rol oynuyor. Ama bu trend, desteğini ırkçı ve ayrımcı yaklaşımdan alıyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "Uluslararası sistemlerde biz ve diğerleri algısı var"
Sierra Leone Dışişleri ve Uluslararası İş Birliği Bakanı David John Francis, ırkçılık ve ayrımcılığa yönelik son dönemde bazı Batılı ülkelerin Kovid-19 aşısını dünyanın diğer ülkeleriyle paylaşma konusundaki isteksizliğine değinerek, aşı milliyetçiliği veya aşı ayrımcılığı gibi bir durumun ortaya çıktığını söyledi.
Herkesin aşı olmak ve salgını atlatmak istediğini kaydeden Francis "Kaynakları olan bazı güçlü devletler bu aşıları üretiyorlar. Bu aşıya erişemeyen ülkeler var. Onlara karşı da ayrımcılık yapıyorlar." ifadesini kulandı.
Francis, dünyada ırkçılık ve ayrımcılığın, sürekli "biz ve diğerleri" kavramı olduğu için yaşandığını belirterek, "Uluslararası sistemlere sahibiz biliyorsunuz. Uluslararası sistemlerde de biz ve diğerleri algısı var. Bu yüzden sistemler işe yaramıyor. İster George Floyd vakası olsun. Oradan çıkalım aşıya kadar gelelim. Oradan Ukrayna savaşına kadar gelelim. Hepsinde global bir Batı ayrımcılığını görüyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Irkçılıkla mücadelede başarısız olduk"
Türk Musevi Cemaati Başkanı İshak İbrahimzadeh, anti-semitizmin de 4 bin yıllık bir salgın olduğunu ve bir virüs gibi bütün dünyaya yayılan bir algı olduğunu söyledi.
Irkçılık ve ayrımcılık konu başlığı hakkında ne konuşabileceğini araştırmak için Google'da arama yaptığını kaydeden İbrahimzadeh, Google'a İngilizce ırkçılık yazdığında 440 milyon sonuç çıktığını, ayrımcılık yazdığında 393 milyon sonuç çıktığını, ırkçılıkla mücadelede yazdığında ise 173 milyon sonuç çıktığını kaydetti.
İbrahimzadeh, "Yani kısacası biz kesinlikle ırkçılıkla mücadelede başarısız olduk. Ama başarısız olduğumuzu kabul etmiyoruz. Asıl sorun bu." dedi.
İnsanlığın, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve çeşitli sivil toplum kuruluşları gibi birçok kurum oluşturmasına ve büyük yatırımlar yapmasına rağmen ırkçılıkla mücadele başarısız olduğunu dile getiren İbrahimzadeh, şunları kaydetti:
"Ayrımcılığa uğrayan insanlara ne olur? Bu insanlar ayrımcılığın kaynağına dönüşüyor. Bu bizim sadece ayrımcılığa uğrayan insanlara yaptığımız bir kötülük değil aynı zamanda kendimize ve çocuklarımıza da yaptığımız bir kötülük. Ya bu şekilde devam edeceğiz ya da bu sorunu ciddiye alıp ona göre önlemler alacığız. Başarısız olduğumuzu kabul etmeliyiz. Ve neden başarısız olduğumuzun sebeplerini bulmalıyız. Öyle kanunlar yaratmalıyız ki bu kanunlar ayrımcılığa maruz bıraktıkları insanları koruyan kanunlar olmalı. Sadece ulusal değil uluslararası alanda da bu şekilde olmalı."
- "Hiç kimse ırkçı doğmaz. Koşullar ırkçılığı yaratır"
Gambiya Dışişleri, Uluslararası İş Birliği ve Yurtdışındaki Gambiyalılar Bakanı Mamadou Tangara da Afrikalılar olarak ırkçılık ve ayrımcılıkla en fazla mağdur edilen taraf olduklarını kaydederek, "Önce esaret ve kölelik sonra koloniyalizm geldi. " dedi.
Batı eğitimi alan Afrikalıların, ya İngiliz ya da Fransız eğitim sisteminde girdiğini ve bu durumun bölünme ve ayrışma fikirlerinin ortaya çıkmasına neden olduğunu anlatan Tangara, "Hiç kimse ırkçı doğmaz. Koşullar ırkçılığı yaratır." diye konuştu.
Kaynak: