TBMM (AA) - TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Dünyanın neresinde olursa olsun bir Müslüman kardeşimiz varsa, bir mazlum insan varsa Türkiye onunla ilgili muhakkak az çok bilgiye sahiptir ve elinden gelen bir şeyler varsa onu yapmaya çalışıyordur. Bundan emin olmalısınız." dedi.
Şentop, Diyanet İşleri Başkanlığının misafiri olarak Türkiye'de bulunan, ABD ve Kanadalı Müslüman kanaat önderlerini TBMM'de kabul etti.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın da katıldığı kabulde konuşan Şentop, insan hakları denildiğinde teoride ilk akla gelen belgelerden Magna Carta'da, insan anlamına gelen "human" kelimesinin yer almadığını, bu durumun, Batılı ülkelerin insan haklarına bakış açısını ve tavrını ortaya koyduğunu söyledi.
Şentop, geçen aylarda Madrid'de yapılan bir toplantı vesilesiyle bazı meclis başkanlarına yönelik, "İnsan hakları bağlamında en önemli konu eşitlik konusudur. Siz insanların eşit olduğunu düşünüyorsunuz ama ben zannediyorum ki siz sadece Berlin'deki, Londra'daki ve Paris'teki insanların birbirine eşit olduğunu düşünüyorsunuz. 'Mesela siz, Fransa'daki bir insanla Zimbabve'deki insanın birbiriyle eşit olduğunu da düşünebiliyor musunuz?" şeklinde konuştuğunu anımsattı.
Onların yüzündeki reaksiyonu görünce gerçekten bunu düşünmedikleri kanaatine vardığını anlatan Şentop, sözlerine şöyle devam etti:
"Şüphesiz teorik olarak bütün insanları kapsayan bir ifade kullanıyoruz ama gerçekte insan dediğimizde bütün insanları, rengi, inancı, dili, yaşadığı coğrafyayı dikkate almadan hepsini eşit kabul edebildiğimiz zaman ancak gerçek manada bir insan hakları paradigması oluşabilir. Tabii insan hakları dediğimizde teoride ilk akla gelen belgelerden birincisi Magna Carta'dır. İngiltere'de kabul edilen bir belgedir. İnsan haklarının Batılı doktrini içerisinde tüm dünyada da okutulan budur. Halbuki bu belgede insan hakları dediğimiz şeyde insan kelimesi yok. Çünkü 1690'lara kadar Avrupa dillerinde kadın ve erkeği birlikte ifade edebilen bir tek kelime yok; 'human' kelimesi yok."
Batı ülkelerinin, istihbarat örgütlerinin var ettiği uluslararası terör örgütleri aracılığıyla İslam'ın terörle bir arada ifade edilmeye ve Müslümanların terörist olarak nitelendirilmeye çalışıldığını, bunun da ciddi bir problem olduğunu dile getiren Şentop, "Dünyada aslında, insanları, sayıca baktığımızda en çok katledenler Avrupalılar, Amerikalılar. En çok insan öldürenler onlar. Birinci Dünya Savaşı'nda 20 milyonun üzerinde ki bir bu kadar da kayıtsız ölen vardır. 20 milyonun üzerinde insanı onlar katletmiştir. İkinci Dünya Savaşı'nda ise 70 milyon insanı katletmişlerdir. Bunları yapanların bir örgüt yapılanması olması şart değil, terör uygulayan devletler de var. Devlet terörizmi de söz konusu." ifadelerini kullandı.
Şentop, şöyle devam etti:
"Bir bilanço ortaya koysak, öldürülenlerin büyük oranda Müslümanlar olduğunu, ama öldürenlerin Müslümanlar olmadığını, çoğunluğu itibarıyla Hristiyanlar ve Yahudiler olduğunu söyleyebiliriz. Ama biz terörizmle, teröristin inancı arasında bir ilişki kurulmasını doğru bulmuyoruz. Bu bakımdan bunlar 'İslam terörizmi' diyorlar ama biz Hristiyan, Yahudi terörizmi demiyoruz. 'Terörist, teröristtir', diyoruz. Ama burada da insan kavramıyla ilgili bir problem var. Müslümanlardan yüzlerce, binlerce insanın ölmesi medeni dünyayı çok fazla alakadar etmiyor ama bir iki Hristiyan'ın, Yahudi'nin başına bir iş gelmesi bütün dünyayı ayağa kaldırıyor maalesef. Bu doğru değil. İnsanın canı, kanı; dininden, kültüründen bağımsız olarak değerlendirilmelidir."
Dünyanın zor bir dönemden geçtiğini, dindaşlarının çoğunlukta olmadığı coğrafyalarda yaşayan Müslümanların bu zorlukları daha fazla yaşadığını vurgulayan Şentop, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bu bakımdan işimiz zor, mücadelemiz büyük ama bunun neticesinde Cenab-ı Hak'kın vaadi bize ümit verici. Türkiye olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde 20 yıldan fazla bir zamandır çok büyük gelişmeler kat ettik. Bu gelişmelerin şüphesiz Türkiye ile ilgili kısımları var, bunlar çok önemli ama Türkiye'nin bütün dünyadaki Müslümanların ve mazlumların meseleleriyle çok yakından ilgilenmesi, bunları takip etmesi, sözcülüğünü üstlenmesi de çok kıymetli, dünyanın geleceği bakımından.
Dünyanın neresinde olursa olsun bir Müslüman kardeşimiz varsa, bir mazlum insan varsa Türkiye onunla ilgili muhakkak az çok bilgiye sahiptir ve elinden gelen bir şeyler varsa onu yapmaya çalışıyordur. Bundan emin olmalısınız."
Kaynak: