KASTAMONU (AA) - Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Faruk Kaymakcı, AB'nin birçok konuda Avrupa kıtasının karar alıcısı konumunda olduğunu belirterek, "Bizim bu sistemin dışında olma lüksümüz yok." dedi.
Kaymakcı, Kastamonu Valiliğinde düzenlenen "İl İl AB Buluşmaları: Kastamonu" programında yaptığı konuşmada, AB üyelik sürecinde yerel yönetimlerle iç içe olmayı önemsediklerini söyledi.
Bu toplantılarla çevrim içi olarak da birçok kişiye, paydaşa, sivil toplum kuruluşuna, üniversite ve yerel yönetimlere ulaştıklarını anlatan Kaymakcı, "Avrupa Birliğinin çeşitli programları oluyor. Bunlardan belki en fazla tanıdığınız Erasmus programı. Eğitim, değişim, çıraklık, kalfalık, gönüllülük bağlamında çok yararlı bir program ve hemşehrilerimiz de yararlanıyor. Ben Tosyalıyım, üniversiteyi bitirene kadar yurt dışını görme fırsatım olmamıştı. Biz şimdi gençlerimizin ilkokulda, ortaokulda, sanat okulunda, çıraklık kalfalık yaparken dünyayı, Avrupa'yı görmesini sağlıyoruz. Ufuklarının genişlemesini ve hedeflerinin büyümesini sağlıyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin AB'ye tam üyelik istediğine işaret eden Kaymakcı, şöyle devam etti:
"Zaman zaman Türkiye'ye, 'Siz stratejik ortak olun, sizinle özel ilişki kuralım ama tam üyelik olmasın' diyenler var. Biz de tam üyelikte ısrar ediyoruz. Israr etmemizin nedeni şu; biz ister bu gerçeği kabul edelim ister etmeyelim, bugün Avrupa kıtasının karar alma mekanizması büyük ölçüde Avrupa Birliği. Yani vurulacağımız aşıdan edindiğimiz diplomaya kadar Avrupa Birliği karar verici durumdadır. Yani biz istediğimiz aşıyı vurulabiliriz ama AB standartlarına uygun değilse bu aşıyı vurulmadığımız için Schengen ülkelerine seyahat edemiyoruz. Biz istediğimiz kadar nitelikli ürün üretebiliriz ama AB standartları çerçevesinde tanımlanmamışsa veya koyduğu kurallar yerine getirilmiyorsa AB'ye ihracatta zorlanırız."
- "Karar alma mekanizması içinde olmak zorundayız"
Türkiye'nin coğrafi, ekonomik, ticari, siyasi, spor ve sanat olarak Avrupa ülkesi olduğunu vurgulayan Kaymakcı, şunları kaydetti:
"Avrupa Birliği bugün eğitimden sağlığa, silahlanmadan güvenliğe, enerjiden çevreye kadar birçok konuda Avrupa kıtasının karar alıcısı konumundadır. Bizim bu sistemin dışında olma lüksümüz yok. Biz ya Avrupa Birliğine tam üye olacağız, karar alma mekanizmasında eşit hakka sahip olacağız, ya da AB'nin dışında kalacağız, AB'nin kabul ettiği kuralları uygulamak zorunda kalacağız. Seçeneğimiz bu. İşte bizim tam üyelikte ısrar etmemizin nedeni bu. Tam üyelik dışındaki hiçbir ilişki Türkiye'nin Avrupa'da hak ettiği güce ulaşmasını sağlayamaz. Bizim bu gerçeği görmemiz lazım. Çıkarlarımızı ve egemenliğimizi en üst düzeyde korumak için karar alma mekanizması içinde olmak zorundayız."
Kaymakcı, üye olduğunda Türkiye'nin AB bütçesinden ortak tarım ve uyum politikası kapsamında hibe alacağına dikkati çekerek, "Özellikle tarım ve bölgesel açıdan AB bütçesinden yılda 15-16 milyar avro hibe alacak. Hiçbir üye ülke, AB'ye yeni üye olmuş bir ülkeye 15-16 milyar avroyu hibe etmek istemez. AB'yi biraz endişelendiren ve çok fazla ön plana çıkarılmayan konulardan biri de budur." diye konuştu.
- "Avrupa Birliği sürecinde konjonktürü iyi değerlendirmemiz lazım"
Rusya-Ukrayna savaşına da değinen Kaymakcı, şunları söyledi:
"Rusya'nın saldırısı sonrasında Ukrayna, 2000'li yılların başından beri bölünmüş bir ülke konumundaydı. Bir tarafta AB'ye üye olma taraftarları, diğer taraftan da 'Biz Doğu'da kalalım, Rusya ile ittifak kuralım' diyen ikiye bölünmüş bir ülke vardı. Batı tarafı ağırlıktaydı ama ülke çok iyi yönetilemediği için Avrupa Birliğine ve NATO'ya üyelik açısından somut adımlar atılamıyordu. Resmen Avrupa Birliğine üyelik başvurusu yapamamıştı ama şimdi bir saldırı oldu, Ukrayna bunu çok iyi değerlendirdi. Genişleme konusunda çok hassas olan Avrupa Parlamentosu dün 637 oyla Ukrayna'ya adaylık statüsü verilmesini onayladı, bir gecede. Biz aday olabilmek için 1959'dan 1999'a kadar 40 yıl beklemiştik. Onun için Avrupa Birliği sürecinde konjonktürü, fırsatları iyi değerlendirmemiz lazım."
Kaymakcı, Avrupa Birliği üyelik perspektifi ve hedefi sayesinde gerçekleştirilen reformların Türkiye'yi çok iyi noktaya getirdiğini kaydetti.
Vali Avni Çakır ise Kastamonu'nun AB mali yardımlarından etkin şekilde faydalandığını dile getirerek, 2002-2020 yıllarında "Katılım öncesi AB mali yardımları" çerçevesinde kentteki kurum ve kuruluşlar tarafından geliştirilen projelere 125 milyon avronun üzerinde kaynak aktarıldığını ifade etti.
Kaynak: