ANKARA (AA) - Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik perspektifinin korunmasının ve güçlendirilmesinin önemini belirterek, "Bizim hedefimiz tam üyelik. Çünkü Türkiye'nin yüksek çıkarlarının tam üyelikten geçtiğine inanıyoruz." dedi.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), "Türkiye-AB İlişkilerinde 2021 Beklentileri" başlığıyla çevrim içi konferans düzenledi.
Konferansın kapanış oturumunda konuşan Kaymakcı, Türkiye'nin AB'ye üye olması konusunda gerek Türkiye gerek AB cephesinde çok daha güçlü bir strateji ve vizyonun olması gerektiğini, ilişkilerdeki kısır döngünün ancak bu şekilde aşılabileceğini söyledi.
Türkiye'nin AB'den uzaklaştığına kesinlikle inanmadığının altını çizen Kaymakcı, tam üyelik perspektifinin korumanın ve hatta mümkün olduğu kadar güçlendirmenin önemine işaret etti.
Kaymakcı, "Bizim hedefimiz tam üyelik. Çünkü Türkiye'nin yüksek çıkarlarının tam üyelikten geçtiğine inanıyoruz. Türkiye'nin egemenliğinin en sağlam şekilde korunmasının yine tam üyelikten geçtiğine inanıyoruz. AB için de Türkiye ile ilişkisinde en iyi olanın, tam üyelik olduğuna inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye-AB ilişkilerinde geçen yıl beklenen ivmenin doğmasına yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının ve göç krizinin engel olduğuna dikkati çeken Kaymakcı, "Önümüzde mart ayında yapılacak bir zirve var. AB maalesef elindeki tüm araçları çok gereksiz ve anlamsız şekilde kullandı, yaptırım diliyle bir şeyler yapmaya çalıştı. Üstelik bunu yaparken AB'nin genel çıkarlarını da kollamadı." ifadesini kullandı.
Kaymakcı, yapılanların AB'ye de fayda sağlamadığını vurgulayarak, "Bir iki üyenin ulusal çıkarları, maksimalist beklentileri ve makul olmayan talepleri peşinde Türkiye'yi karşıya almanın gerçekten hiçbir faydası yok. Umarız bu anlamsızlık bir an önce son bulur." diye konuştu.
- "AB'ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı'nı açıklayacağız"
Türkiye-AB ilişkilerindeki en önemli konunun reformlar olduğuna, Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında atılan adımlara işaret eden Kaymakcı, "Umarız 2021, Sayın Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi, gerçek anlamda bir reform yılı olur." dedi.
Kaymakcı, AB Başkanlığı'nın 2021-2023 döneminde Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine ilişkin 35 faslın açılıp kapatılmasıyla ilgili çalışmalarını tamamladığını aktararak, şöyle devam etti:
"AB'ye Katılım İçin Ulusal Eylem Planı'nı önümüzdeki günlerde açıklayacağız. Muhtemelen Kabine Toplantısı veya Reform Eylem Grubu Toplantısı ile açıklanacak. Burada tabi, 200 civarı yasada değişiklik öngörülüyor. Keza, ikinci mevzuatta da değişiklikler söz konusu. Birçok yasayı ilgilendiren çalışma söz konusu. Bu çalışma, AB Başkanlığının eş güdümünü yaptığı bir çalışma ama kurumlarımızın gönüllü olarak bize taahhütte bulundukları ve AB üyelik sürecimizde önümüzü açacak adımları da içeren değişiklikleri kapsayacak."
Adalet Bakanlığının da İnsan Hakları Eylem Planını gelecek haftalarda açıklayacağını bildiren Kaymakcı, "Bu eylem planının da somut çözümler getirmesini diliyoruz. Türkiye'nin özellikle insan hakları, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü gibi alanlarda Türkiye'ye yöneltilen eleştirileri ortadan kaldırmasını diliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
- Yunanistan, GKRY ve Fransa ile ilişkiler
Türkiye-AB ilişkilerini olumsuz etkileyen konulardan birinin de Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan gerginlik olduğuna değinen Kaymakcı, "Eğer istikşafi görüşmeleri başlatabilir ve burada gerginliği düşürücü adımları birlikte atabilirsek, bunun marttaki AB Zirvesi öncesinde Türkiye-AB ve Türkiye-Yunanistan ilişkilerine önemli katkılar sunacağını düşünüyorum." bilgisini paylaştı.
Kaymakcı, Türkiye'nin Kıbrıs konusunda siyasi eşitliği sağlayan, iki toplumlu, iki bölgeli sağlam bir devlet anlayışından yana olduğunu belirterek, "Bizim istediğimiz, iki tarafın kabul edeceği kalıcı, köklü bir çözüm bulunması." dedi.
Kıbrıs konusunda eski parametrelerle yeni bir çözüm arayışının bulunmasının mümkün olmadığına işaret eden Kaymakcı, Türkiye'siz bir Doğu Akdeniz enerji denkleminin de olamayacağına dikkati çekti.
Kaymakcı, Türkiye-Fransa ilişkilerindeki gerginliğin de AB zirvelerinde Türkiye hakkında daha olumsuz bir görüntü yarattığını belirtti.
Fransa'nın Suriye'de, Libya'da, Kafkaslarda ve hatta Doğu Akdeniz'de AB'nin de pek çıkarına olmayan şekilde izlediği politikanın Türkiye'nin politikasıyla örtüşmediğine değinen Kaymakcı, bu ülkenin bu konudaki hayal kırıklığını Türkiye-AB ilişkilerine yansıttığını dile getirdi.
Kaymakcı, Türkiye'nin kendi politikalarına yönelik haksız eleştirilere tepki gösterdiğini vurgulayarak, "Bu çerçevede son 1, 1,5 aydır (iki ülkenin) dışişleri bakanlarının çalışmaları ve bizim düzeyimizde yapılan çalışmalarla Fransa ile vizyoner bir ilişkiye girme konusunda bazı adımlar attık. Umarız önümüzdeki dönemde bu ilişki, istediğimiz yol haritası çerçevesinde gelişir, ikili ilişkilere ve Türkiye-AB ilişkilerine katkıda bulunur." diye konuştu.
- "Körü körüne üyelik dayanışması olmaz"
Türkiye-AB ilişkilerinde diyaloğu kesen tarafın AB olduğuna da dikkati çeken Kaymakcı, Türkiye-AB arasındaki diyalog toplantılarının, zirvelerin, ortaklık konseyi gibi işleyen mekanizmaların tek taraflı olarak AB tarafından askıya alındığı 15 Temmuz 2019'daki resmi kararı hatırlattı.
Kaymakcı, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğine yönelik, "Umarım önümüzdeki dönem liderliğin daha fazla ortaya konduğu, uzak vadeli düşünülebilen bir anlayışla ilişkiler toparlanabilir. Ben ümitliyim. Belki istediğimiz hızda olmayabilir ama ilişkilerin rayında ilerleyeceğine şahsen inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.
İlişkilerdeki belirsizlikten çıkılması gerektiğini vurgulayan Kaymakcı, "Bunun yöntemi, Gümrük Birliği güncellemesine ilişkin müzakerelerinin hemen başlatılması olabilir, vize serbestisi diyaloğunda bazı aşamalarda adımlar atılabilir. Bu, Türkiye'deki reform heyecanını da artıracaktır." dedi.
Kaymakcı, AB'nin ikili ilişkilerini, AB'ye aday ülke Türkiye'ye karşı kullanan Yunanistan'a ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne (GKRY) gerekli mesajları vermesi gerektiğini belirterek, "AB'nin sadece Türkiye'ye dönük değil aynı zamanda kendi üyelerine de doğru mesajları vermesi lazım. Tamam, üyelik dayanışmasını anlayabiliriz ama körü körüne üyelik dayanışması olmaz." ifadelerini kullandı.
Konferansa, Türkiye'nin AB Nezdindeki Daimi Temsilcisi Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, AB Türkiye Delegasyonu'nun Eski Başkanı ve Ekonomiden Sorumlu AB Komiseri Paolo Gentiloni'nin Özel Danışmanı Büyükelçi Stefano Manservisi, Global İlişkiler Forumu (GİF) Başkanı Selim Yenel, DEİK Başkanı Nail Olpak ve DEİK Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Zeynep Bodur Okyay da katıldı.
Kaynak: