ROMA (AA) - Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, uluslararası toplumun mülteci krizinde sınıfta kaldığını söyledi.
Kalın, İtalya Dışişleri Bakanlığı ve Uluslararası Siyasi Çalışmalar Enstitüsünün (ISPI) ev sahipliğinde Roma'da 7'ncisi düzenlenen MED Akdeniz Diyalog Forumunda "Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesinde Güç Dengesi ve Amerikan Varlığının Geleceği" paneline katıldı.
Kalın, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın İngilizce kısaltması olan "MENA"ya ilişkin, "Bu kavramı sorunlu buluyorum zira Orta Doğu ve Kuzey Afrika içinde farklı dinlerin, farklı toplumların bulunduğu çok geniş bir bölge. Bu (kısaltma) genellemeye dayalı, çok stereotip üzerine kurulu." dedi.
Batılı ülkelerin, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Afganistan, Libya ve Suriye'deki meselelere 2 ya da 3 açıdan baktığını belirten Kalın, "Bunlardan birincisi terörizm-terörle mücadele, ikincisi göç, üçüncüsü de doğal gaz ve petrolün olduğu yerlerde enerji meselesi. Yani bir ülkeden eğer terör tehdidi gelmiyorsa o ülkede bir sorun yok diye bakıyorlar. Göçmenlere adeta sadece rakamsal istatistiki, sayısal bir veri olarak bakıyorlar. Enerji meselesine bakışları da 'Bunu nasıl kendi lehimize kullanabiliriz?' şeklinde" diye konuştu.
Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki göç anlaşmasının güncellenmesi için Avrupa'dan muhataplarıyla görüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, "AB'nin tahsis ettiği 3+3 olmak üzere 6 milyar avro, sorunun devasa büyüklüğünü düşünecek olursak bu hiçbir şey değil; özellikle Suriyelilerin günlük ve tıbbi ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda. Suriyeliler, AB bürokrasinin harekete geçmesini beklemiyor. Onların bu ihtiyaçları günlük ve acil nitelikte. AB içindeki tartışmaları bir kenara bırakalım, bu göç anlaşmasının güncellenmesini umuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin 4 milyon Suriyeliyi ağırladığına işaret eden Kalın, "Uluslararası toplum mülteci krizinde sınıfta kaldı." dedi.
Suriye meselesinde BM gözetimindeki Cenevre sürecinin Esed rejimi tarafından fonksiyonsuz hale getirildiğini ifade eden Kalın, Türkiye olarak, rejimin arkasında duran Rusya ve İran'ın rejime baskı yapması konusunda çalıştıklarını söyledi.
ABD'nin Suriye'de terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadelede, kendilerinin ve AB'nin terör örgütü listelerinde yer alan bölücü bir başka terör örgütü PKK/PYD'yi destekleyerek mücadele etmeyi seçtiğini ifade eden Kalın, "Onlara bunu söylediğinizde 'Evet, çünkü en etkili güç onlar.' diyorlar. Bunun sadece ABD'nin verdiği destekle mümkün olduğunu hatırlatarak doğru olduğunu söyleyebiliriz. ABD, bu mali ve askeri desteği Suriye'de Araplara, Sünnilere, başka bir gruba da verebilirdi." dedi.
İbrahim Kalın, hem Suriye'nin hem de Libya'nın toprak bütünlüğünü ve birliğini desteklediklerini vurguladı.
Kalın, Libya'da 24 Aralık'ta yapılması planlanan seçimleri de desteklediklerini kaydetti.
- "Cumhurbaşkanımız Akdeniz ülkeleriyle iyi ilişkiler için yoğun diplomasi yürütüyor"
Kalın, panelin ardından AA muhabirine yaptığı değerlendirmede de Batılı ülkelerin yaptığı gibi söz konusu "MENA" olarak anılan bölgeye sadece göç, terör ve enerji temelinde bakmamak gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
"Bu üç konuya indirgediğiniz zaman; işte Orta Doğu'dur, Kuzey Afrika'dır, genel olarak Akdeniz bölgesidir, yahut Afganistan veya başka bölgelerdir; Libya gibi, büyük bir hata yaparsınız. Çünkü bakışınız çok araçsal hale gelir. Öncelikle bu bakış açısından kurtulunması, daha geniş, daha doğru bir perspektiften meselelerin ele alınması gerekiyor. Biz bu bölgede, Akdeniz'de, Doğu Akdeniz'de olsun her zaman barış, istikrar ve adil paylaşımın esas olduğu bir siyasi, bölgesel, jeopolitik modeli savunduk. Cumhurbaşkanımız bu çerçevede bütün Akdeniz ülkeleriyle iyi ilişkiler içerisinde olmak için yoğun bir diplomasi çabası sarf ediyor."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir yıldan fazla bir süre önce hem AB'ye hem diğer ülkelere Doğu Akdeniz Konferansı düzenlenmesi çağrısında bulunduğunu hatırlatan Kalın, "Böylece özellikle Akdeniz'deki enerji kaynaklarını nasıl değerlendirebiliriz, Libya meselesini iş birliği içinde nasıl ele alabiliriz, Suriye meselesini, savaşı nasıl sonlandırıp siyasi süreci nasıl ilerletebiliriz diye bu konulardaki çalışmalarımız ve çabalarımız devam ediyor. Bundan sonra da Türkiye olarak biz bu alanlarda barış, istikrar ve refahın adil paylaşımı için yoğun çalışmalarımızı devam ettireceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: