İskoçya'nın Glasgow kentinde düzenlenen COP26'da, yaklaşık iki haftalık müzakerelerin ardından 13 Kasım'da taraflar Glasgow İklim Paktı üzerinde anlaşmaya vardı.
Glasgow İklim Paktı kapsamında alınan kararlar, büyük kirletici ülkeleri, politika ve planlarını gelecek 12 ay içinde Paris Anlaşması hedefleriyle nasıl uyumlu hale getireceklerine açıklamaya mecbur etti.
Hindistan'dan ilk ve son gün sürprizi
Zirvenin ilk gününde Hindistan 2070'de net sıfır emisyona ulaşacağını ve 2030'da elektrik ihtiyacının yarısını yenilenebilir kaynaklardan karşılayacağını açıklayarak sürpriz yaratırken, ülke, müzakerelerin son anında da "kömürden çıkış" ibaresinin "kömür kullanımının azaltılması" şeklinde değiştirilmesine yönelik ısrarıyla eleştirilerin odağı oldu. Aslında aynı ifade, ABD ve Çin'in 10 Kasım'da iklim değişikliğiyle mücadelede iş birliği yapacaklarına yönelik ortak açıklamasında da Çin'in kömür kullanımını azaltması şeklinde yer almıştı.
Kömür bağımlılığı yüksek olan Çin ve ABD, zirve kapsamında kömürden çıkışa yönelik açıklanan deklarasyona da katılmamıştı.
Müzakerelerin en kritik gündem maddelerinden biri olan ve iklim krizinden en fazla etkilenen ülkelere finansman sağlanması konusunda ise ilerleme sağlanamadı. Avrupa Birliği (AB) ve ABD, en yoksul ülkelerin iklim krizinden kaynaklanan kayıp ve hasarları için yararlanabilecekleri bir fon oluşturmayı reddetti.
Emisyonlarda tarihi sorumluluğu en fazla olan AB ve ABD'nin bu kararı iklim kırılganlığı yüksek ülkelerin tepkilerine neden oldu.
Türkiye delegasyonu ise kapanış konuşmasında 2022 başında, 2030 ve 2053 yol haritalarını belirlemek için tüm paydaşların katılımıyla bir iklim şurası oluşturacağını, COP26’daki tüm bu kararların Türkiye'nin ulusal ve uluslararası taahhütleriyle uyum için birincil yönlendirici olacağını söyledi.
Türkiye, kararların uygulanması konusunda bölgesel lider olma ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir gezegen bırakma konusunda kararlı olduğunu belirtti.
Türkiye'nin yol haritası ve beklenen adımları
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Semra Cerit Mazlum, AA muhabirine yaptığı açıklamada, COP26'nın eylem açığını kapatmak yerine eylemi gelecek yıllara ötelediğini belirterek, "Böylece, mesafeyi biraz daha genişletti. Küresel iklim politikasının yönünün Paris Anlaşması ile uyumlu olacak şekilde sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefi olarak kayıtlara geçmesi, zirvenin en önemli kazanımı oldu. Kömür başta olmak üzere fosil yakıtların bir taraflar konferansı kararıyla iklim rejiminin hukuksal çerçevesi içinde açıkça anılması ve fosil yakıtlara ilişkin hükmün adil geçiş önlemleriyle formüle edilmesi önemli bir kazanım oldu." diye konuştu.
Türkiye'nin, sürecin gereklerine uyum sağlamak için görece daha kısa zamana sahip olduğunu aktaran Mazlum, şöyle devam etti:
"Türkiye’nin en başta, henüz yapmamış ülkelerden biri olarak, 2022 konferansına kadar ulusal katkı belgesini küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmayla daha uyumlu bir emisyon azaltım hedefiyle güncellemesi gerekiyor. Yine Glasgow Paktı’nda yapılan çağrı doğrultusunda bu yeni ulusal katkısıyla uyumlu uzun vadeli düşük emisyon stratejisini hazırlamasına ihtiyaç var. Bu iki belgenin enerji politikasında kömürün yerini ve fosil yakıt teşviklerini gözden geçirerek hazırlanması da elzem görünüyor. Saydamlık çerçevesine uyma, Paris Anlaşması'ndaki 6. Madde mekanizmalarının kullanılabilmesi için izleme, raporlama ve doğrulama kurumsal altyapısının güçlendirilmesi gerekiyor."
Avrupa İklim Eylem Ağı (CAN Europe) Türkiye İklim ve Enerji Politika Lideri Özlem Katısöz ise COP26'nın "kömürü tarihe gömmek" hedefiyle başladığını anımsatarak, "Kömür belki bu toplantıda tarihe gömülmedi ama ilk defa müzakerelerde kararlarda yer aldı. Resmi müzakerelerin dışında kömür başta olmak üzere fosil yakıtlara yönelik politik ve finansal desteğin sona erdirilmesine ilişkin pek çok platform oluştuğunu gördük." dedi.
Bu platformların temiz enerjiye geçiş için finansal ve teknolojik kaynakların yaratılması ve kalkınma yolundaki ülkelere aktarılması için müzakerelerin yapılacağı mecralar olacağını ve Türkiye'nin şimdilik bu platformlarda yer almadığını aktaran Katısöz, "Türkiye, müzakerelerde iklim eylemi konusunda kararlı bir tutum sergiledi. Türkiye, 2030 iklim hedeflerinin iyileştirilmesi için bir an önce çalışmaya başlayacağını ve COP26 kararlarının iklim politikasında belirleyici olacağını söyledi. Bunun için Türkiye'nin eve dönüşte atacağı ilk adım enerji politikalarını gözden geçirmek, yeni kömür yatırımı yapmama kararını açıklamak, yenilenebilir enerji hedeflerini yükselmek ve kömürden çıkış tarihi açıklamak olmalı." diye konuştu.
350.org Küresel Kampanyalar Koordinatörü Mahir Ilgaz da zirvede görece bir ilerleme kaydedildiğini fakat bu ilerlemenin iklim krizini çözmek için yeterli olmadığını dile getirdi.
Küresel sıcaklık artışının 2,7 dereceye doğru ilerlediğine dikkati çeken Ilgaz, "Bu felaket demek. Yine de şunu akıldan çıkarmamak gerekiyor ki iklim kriziyle mücadelede Taraflar Konferansları giderek prosedürel bir rol oynamaya başladı. Gerçek ilerleme ve atılım önce başlıyor ve ivme kazandıktan sonra COP'ta tanınıyor. COP26'da kömürün azaltılmasıyla ilgili karar da bunu kanıtlıyor. Tüm dünyada kömür, başta kömür karşıtı hareketlerin mücadelesiyle zaten yok olma yoluna girmişti. Zirve bunu tasdik etmiş oldu. Bu çerçeveden bakınca iklim mücadelesinin aynı kararlılık ve iddiayla yoluna devam etmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.