Bakan Nebati'nin konuşmasından satır başları şu şekilde:
"Şimdi öncellikle hayırlı olsun. Hem bir model öne sürüyoruz hem de Sayın Cumhurbaşkanımız dün biliyorsunuz adeta bir manifesto yayınladı. Ve o andan itibaren de Türkiye'de herşey değişti. Aslında bu değişim, bir normalleşme. Son birkaç aydır yaşanan kur ataklarıyla ilgili yaşanan gelişmeler, ve buna ilişkin yapılan yorumlar aslında normal olmayan bir şeyin tartışmasıydı. Şimdi normale döndük. Gerek gerçek kişilerimiz gerek kurumlarımız gerek kamu yönetimi gerek siyasetimiz gerekse de sizler... Herşeyin normal çerçevesi içerisinde devam ettiği bir sürece giriyoruz. Yüksek büyüme, düşük cari açık. Modelimizin temeli bu.
"Çok önemli bir sürece girmiş olduk"
Bu Türkiye için çok çok önemli. Aynı zamanda yöneticiler açısından önemli fakat reel sektörün önünü görmeye gayret eden her türlü ekonomik aktivite de bulunan aktörlerin, önünü görebileceği çok önemli bir sürece girmiş olduk."
"Uzun süredir Türkiye modeli, Çin modeli, Güney Kore modeli gibi tartışmalar yapılıyor. Ben birkaç tespitte bulunarak niçin Türk modeli olduğunu, niçin özgün olduğunu, kendi iç dinamikleriyle uyumlu olduğunu ve diğer ülkelerden nasıl ayrıştığını ortaya koyan bir süre isterim.
Küresel ekonomilerde gelişmekte olan ülkeler özellikle 2006 yılında eşitlenen payla bugün yüzde 58'lere varan bir pay alıyor. Yani gelişmiş olan ekonomiler, 1990'lı yıllarda yüzde 65'ler civarında bir payı alırken, gelişmekte olan ülkeler yüzde 35'ti. Ve 2007-2008'de bu bir çakışma noktasına geldi, yüzde 50'lik bir pay. Sonrasında ise gelişmekte olan ülkelerin aslında dünyadaki ticaretin büyük bir kısmını almaya başladıkları, dolaysıyla da bu imkanlar silsilesi içinde bazı ülkelerin öne çıktığını çok rahat görüyoruz.
Türkiye tarihi fırsatı değerlendirecek. Makroekonomik istikrarı sağlayarak, üretimi, ihracatı artıracağız, cari açığı çözeceğiz."
"Türkiye, 2020'de krizde fırsatları iyi değerlendiren ülke oldu"
"Türkiye son 19 yılda ortaya koyduğu büyük hamleyle farklılığını ortaya koydu. Türkiye 2020 yılında çok önemli birşey yaptı. Krizde fırsatları en iyi şekilde kullanan bir ülke oldu. Bunu kullanmasının temel sebeplerinden bir tanesi bulunduğu coğrafya ikincisi 19 yılda yapılmış altyapı yatırımlarının tamamlanmış olması, üçüncüsü her türlü pazara yakın olması, ve aynı zamanda özgün bir pazar olma niteliğini kazanması ve klasik bir deyimle İstanbul'u merkez alırsanız 3,5-4 saatte bir uçağa bindiğinizde 1 buçuk milyarlık bir pazara hızlı bir şekilde ulaşabilme ama bu pazarında aynı zamanda çeşitlilik addettiği bir pazar. Böylesine büyük imkanlar silsilesi var."
Bu yüzyıl egemenlerin tahtlarının sarsıldığı ve bu sarsılmanın çok ciddi sancılarla dönüşüm ortaya koyduğu, medeniyetlerin adeta yarıştığı, tahterevalli örneğinde olduğu gibi yer değiştirdiği bir süreç.
"Türkiye 2020 yılında doğrudan yatırımları birikimli olarak şu anda 12,7 milyar dolara ulaşmış durumda ki sıcak paradan ziyade. Sıcak parayı sevmiyoruz, istemiyoruz. Çünkü sıcak paranın ne zaman geleceği belli fakat ne zaman gideceği belli değil. Ve bu giderken de ne tür tahribatları yapacağını da birçok kez gördük yaşadık. O yüzden Türkiye bu maliyet avantajı olan katma değerli ve yeşil üretime dayalı bir beceriye sahip olması, pazara yakın olması nitelikli insan sermayesine sahip olan ender ülkelerden biri olması, dijital altyapıyı geliştirdik ve cari dengeyi de sürdürülebilir bir alan olan ülkeler sınıfına soktuk.
Avrupa, ABD yüzde 14’lere çıkmış bir bütçe açığıyla uğraşırken, Türkiye yüzde 3,5’in altında bir bütçe açığıyla gidiyor.
Büyümede çift haneye doğru gidiyoruz. Hedeflerimizin de inşallah ötesine doğru gidiyoruz. Büyümemizin temel sebeplerinden bir tanesi içerideki büyüme ise, talebin artması ise, dışarıdaki net talebin de artmasından kaynaklanıyor.
Bir büyüme yok aslında son bir yılda, bir sıçrama var. Özellikle sadece ihracat rakamlarında değil, makroekonomik göstergelerde her alanda bir sıçrama var."
"Biz orta gelir tuzağından çıkmak istiyoruz"
"Tabii ki kırıkganlıklarımız var. Bu kırılganlıkların üzerinde çalışıyoruz. Çünkü biz bir orta gelir tuzağından çıkmak istiyoruz. Biz 2013 yılında 12 bin 500 dolar neredeyse kişi başına düşen gelire ulaştık. Ancak oradaki o günkü şartlar içerisinde hepimizin memnun olduğu bi durum vardı. Türk lirasının değeri tarihi olarak çok yüksek, yüzde 110'lar civarında. Fakat ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 56. Bir problem daha var, cari açığımız büyümeyle beraber yükseliyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın tanıdığımız günden beri ortaya koyduğu birşey var. Bu ekonomik model Türkiye'nin şartlarına uygun bir hale gelirse özgün ve özgür olacak. Dolayısıyla bu kırılganlıklardan bir tanesi olan orta gelir tuzağından çıkmak, reel efektif değer kurunu kabul edilebilir bir seviyeye getirmek amacıyla da bu çalışmalar yapıldı."
"Makroekonomik istikrarı sağlayarak, yüksek katma değerli yatırımları teşvik ederek üretimi, ihracatı, istihdamı artıracağız. Cari açık sorununa çare bulacağız, orta gelir tuzağını aşacağız, küresel değer zincirlerinde üst sıralara çıkacağız.
Kambiyo kısıtlaması veya serbest piyasaya ilişkin söylenmiş her bir laf spekülasyon değil, manipülasyon değil, ihanettir. Bu tür ihanetlere asla izin vermeyeceğiz.
Bakan Nebati'den TÜSİAD'a tepki
"Sevgili TÜSİAD, sevgili orada bulunan arkadaşlar. Sakın muhalefet partisinin gazına gelmeyin. Siz bizim gideceğimizi zannediyorsanız 2002 yılından bugüne kadar yapılmış olan seçimlerin neticesine bakın, hepsinde sizi yalnız bıraktı."
"Kur iyi yerde dengeye gelecektir"
"Kurda köpüklerin gittiği, gerçek fiyatlamanın oluştuğu bir noktaya doğru gidiyoruz. Kur iyi bir yerlerde dengeye gelecektir.
"Döviz tevdiat hesaplarının TL vadeli mevduata dönüşümü halinde vade sonu kuru üzerinden hesaplanacak fark TCMB tarafından karşılanacak.
"Artış üzerinde fiyatlama yapan karşısında bizi görecek."
"Sosyal medya üzerinden yalan yanlış propaganda yapanların canına okuyacağız. Kimsenin Türk lirası ile özellikle de başta küçük yatırımcılar olmak üzere bireylere ve Türkiye’ye zarar verme hakkı ve yetkisi yoktur."
"Hazinemiz ve Merkez Bankamız ile günler süren çalışmalar yaptık, alternatif senaryoları önümüze koyduk. En kötü senaryoda bile bireyler karlı çıkıyor."
Yastık altında 5 bin ton altın var
"Yastık altında 5 bin ton altın var. Yastıkaltının riskleri çok açık. Ekonomiye kazandırılması şarttır."
Kaynak: