TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Boğaziçi Üniversitesi'nde fitne düzeneği kuran, devletle öğrenciyi cepheleştirmek için kolları sıvayan, cılızlaşan olayları diğer illere ve üniversitelere taşımak için fırsat kollayan, buradan bir halk hareketi çıkar mı diye bekleyen, buna destek olan kim varsa alçak ve hain bir projenin figüranıdır." dedi.
Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Boğaziçi Üniversitesindeki olaylara işaret ederek bu üniversiteye yasal ve meşru sınırlar çerçevesinde ataması yapılan rektöre itiraz edenlerin ana dinamiğinin, provokasyon merkezinin, saldırı üssünün marjinal örgütler olduğuna dikkati çekti. Bahçeli, "Bir öğrencinin DHKPC ile ne işi olur? İstanbul'a okumak, hayatını kazanmak, milletine ve ülkesine hayırlı bir evlat olmak için gelen bir gencimizin yasa dışı sol örgütlerin yuvalandığı hücre evleriyle ne bağı olacaktır? İnsanlık düşmanlarının değirmenine su taşıması, militan açığını takviye etmesi akılla, mantıkla, insanlıkla izah edilebilir mi? Rektör atanması 'Yasal olabilir ama demokratik değil.' diyenler, kendi fikir ve düşüncenizden başka her görüşe hazımsızlık ve tahammülsüzlük göstermeniz demokrasinin neresiyle bağdaşmaktadır? Katil polis demek, mesela İstanbul Kadıköy'de polis otolarını taşlamak, esnafa saldırmak, sivillere sataşmak, ifade ve düşünce hürriyetinin neresine sığmaktadır?" diye konuştu.
1 Şubat'taki olaylarda gözaltına alınan 108 kişiden 101'nin Boğaziçi Üniversitesiyle ilgisi ve ilişiğinin bulunmadığını, bu 101 kişiden 79'unun DHKP-C ve TKP-ML örgüt üyesi olduğunu anımsatan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Evlatlarını üniversiteye gönderen muhterem analarımız, çocuğunuz bu örgütlerin eline düşerse bundan memnun olur musunuz? Taşlarla, sopalarla sokak sokak polislerle çatışmalarından, geleceklerini kaybetmelerinden mutluluk duyar mısınız? Kılıçdaroğlu, 'Türkiye'nin evlatlarını serbest bırakın.' diyor. Kendisine göre hava hoş, başkalarının sırtından kurban kesmesi kolay. Muhterem analarımız, çağrımı tekrarlıyorum: Evlatlarınıza siz sahip çıkın. Ne Kılıçdaroğlu'nun eline ne de onun bunun keyfine bırakmayın. Öğrenci başka, terörist başkadır. Dost başka, düşman başkadır. Hain başka, kahraman başkadır. Bunların birbirine karıştırılması felakettir. Öğrencilerimizin haklı, meşru, ahlaki ve hukuki endişelerine kulak vermek elbette görevimizdir. Zira onlar geleceğin Türkiye'sinin mimarları olacaktır. Fakat terör örgütüyle irtibat ve iltisakı olanlar öğrenci değil, suçludur. Bununla birlikte öğrenci olmayan, herhangi bir üniversiteye kaydı bulunmayan yasa dışı örgüt mensupları ne arıyor üniversite kapılarında? Devletin güvenlik güçleri bu kepazeliğe sessiz mi dursun? Türkiye kapanın elinde mi kalsın? Kalabalığı toplayıp sabah ilk gelen üniversitelerde derebeylik mi ilan etsin?"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Öğrenciler ne yaptı Allah aşkına? Cam çerçeve mi kırdılar? Toplantı ve gösteri yaptılar. Anayasal haklarıdır." ifadelerini anımsatarak Kılıçdaroğlu'nun ekonomiden anlamadığı gibi, zahmet edip Anayasa'yı da okumadığını söyledi. Anayasa'nın Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı ile temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılamamasıyla ilgili hükümlere işaret eden Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Boğaziçi Üniversitesinde fitne düzeneği kuran, devletle öğrenciyi cepheleştirmek için kolları sıvayan, cılızlaşan olayları diğer illere ve üniversitelere taşımak için fırsat kollayan, buradan bir halk hareketi çıkar mı diye bekleyen, buna destek olan kim varsa alçak ve hain bir projenin figüranıdır. Türkiye, Anayasa'da güvence altına alınan temel hak ve hürriyetleri koruma konusundaki iradesini gerçekleştirmekte olduğu reform adımlarıyla göstermiştir. Terör örgütleri ve terörle bağlantılı çevrelerin bu alanlardaki istismarına karşı mücadeleden geri dönüş düşünülemeyecektir. İstanbul'da sokağa çıkan HDP milletvekillerinin eğitimle, öğretimle, öğrenci haklarıyla, üniversiteyle ne alakaları vardır? HDP, CHP, İP, ne geleceği ne de devası olan diğer icazetli partilerin Türkiye'nin karışması amacıyla kaosa oynadıkları inkar edilemez bir gerçektir. ABD'nin, AB'nin, hatta Birleşmiş Milletler'in bu çerçevede açıklama üstüne açıklama yapması içişlerimize küstahça karışmanın yanı sıra, şirret bir tezgahın varlığına işarettir. Eski Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Piri'nin Boğaziçi Üniversitesinde konuşlanan örgütlere, Sorosçu Osman Kavala'ya, terörist Demirtaş'a destek açıklaması sadece mizah dergilerine konu olacak bir meczupluktan ibarettir ve değersizdir. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün endişe duyduklarını ileri sürmesi de çelişki yumağıdır. Bu sözcünün, daha bir ay önce kongre binalarına yapılan baskını, yaşanan çatışmaları, beş kişinin ölümünü, hatta Biden tarafından darbe iddialarını hafıza kayıtlarından çıkardığı anlaşılmaktadır. Bize göre herkes kendi işine bakmalı, kendi önünden yemeli, kendi söküğünü dikmekle meşgul olmalıdır. Hiç kimse bize demokrasi dersi veremez, vermeye cüreti yetmez. Kimin ne kadar demokratik olup olmadığını, insanlık değerlerine ne kadar saygı duyup duymadığını dünya alem bilmekte ve görmektedir."
Tüm dünyada LGBT haklarının koruyucusu olacaklarını söyleyenlere seslendiğini dile getiren Bahçeli, şunları söyledi:
"Müslüman Türk milleti bu oyuna gelmez, bu zokayı yutmaz, bu kirli kampanyanın tuzağına düşmez. Gösterdiğimiz haklı tepkiler, terör örgütlerine yönelik haysiyetli sözlerimiz okyanus ötesinden cevaplanıyor. Biz teröristlere yükleniyoruz, dijital terör, dijital faşizm, despot nitelikli 'post truth' dönemin elebaşları oklarını bize yöneltiyor. Demokrasiden, haktan, hukuktan, özgürlükten bahsedenler ifade ve düşünce hürriyetine keyfi olarak kast ediyorlar."
- Twitter'ın sansürü
Twitter'ın, kendisine uyguladığı sansürü de eleştiren Bahçeli, şöyle konuştu:
"Geçen hafta Twitter, bazı paylaşımlarıma sansür uyguladı, kısıtlama getirdi. Demek ki çok doğru yoldayız, sözümüz ve tespitimiz çok isabetliymiş. Varsın kısıtlasınlar, isterse bütün mesajlarımı kaldırsınlar, merhum vatan şairimiz Namık Kemal'in dediği gibi, 'Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin, dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten.' Twitter'in beğenmediği şu mesajımı yeri gelmişken tekrarlamakta fayda mülahaza ediyor ve boyun eğmeyeceğimizi haykırıyorum: Sırtlarını ajanlara, zalimlere, karanlık çevrelere dayamış olanlar evlat değil başı ezilmesi gereken yılanlardır. Yasa dışı eylemleri diğer üniversitelere teşmil etmek için kuyruğa girenler bunun bedelini acıklı şekilde ödemelidir. Görüşüm aynıdır, düşüncem aynıdır, beklentim aynıdır. Nitekim teröristlerin başı ezilmelidir. Biz Türkiye'yiz, Türk milletiyiz, her gün korkakça yaşamaktansa bir gün kahramanca şehadeti dileriz."
- "Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu kuşkusuz"
"Yeni anayasa" tartışmalarına değinen Bahçeli, "Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu kuşkusuzdur ve yeni hükümet sistemiyle bu durum zorunlu bir hal almıştır. Parlamenter sistemin izlerini silmek, kalıntılarını temizlemek lazımdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ruhuna ve dokusuna uygun yeni bir anayasa yazılması geniş bir uzlaşmayla sağlanmalı ve milletimize kazandırılmalıdır." dedi.
Yeniden anayasa yazılmasını "ikinci cumhuriyet" olarak tercüme edenlerin ciddiye alınacak hiçbir yanlarının olmayacağını aktaran Bahçeli, aynı şahısların darbe anayasasıyla ülke yönetimine talip olmalarının tutarsızlık ve tenakuz olduğunu dile getirdi.
Anayasaların, bir ülkenin işleyiş ve ilerleyişinin, toplumun bir arada yaşama iradesinin siyasi ve hukuki belgesi olduğunu, değişmeyecek veya yeni baştan yazılamayacak metinler olmadığını anlatan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Canlı ve gelişen dinamik süreçlere tabi olan toplumun, değerlerin, çağın, yönetim yapısının ve zamanın yönüne ve yönelişine uygun olarak anayasaların da değişime uğraması veya yeniden yazılması kaçınılmaz olduğu kadar da doğaldır. Gelişmeler, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle birlikte yeni bir anayasa yazılmasının mecburiyet olduğunu göstermektedir. Artık bu bahsi muhkem ve müstesna bir uzlaşma ve demokratik imkanlarla kapatmanın vakti gelmiştir. Her parti yeni bir anayasadan bahsediyor ya da değişmesini öneriyor. O zaman tutarlılık gereği bütün partilerin Anayasa'nın ilk dört maddesine bağlı, vatandaşlık tanımına sadık bir siyasi tutumla bir araya gelmesi milletimizin talep ve beklentisidir. MHP yeni baştan anayasa yazım sürecine vardır ve çalışmalarına samimiyetle, önyargısız şekilde başlamıştır. Unutmayalım ki, kuvvete dayanmayan adalet aciz, adalete dayanmayan kuvvet zalimdir."
(Bitti)
Kaynak: