İSTANBUL (AA) -HALİL SİLAHŞÖR- Taliban ve Afgan hükümeti Katar'ın başkenti Doha'da görüşmelere başladı ancak artan şiddet olaylarıyla birlikte ülke halkının yaşadığı büyük hayal kırıklığı devam ediyor. Barış görüşmelerinin geleceği hâlâ belirsiz. Afganlar, müzakere taraflarının aynı fikirlerde buluşamayıp mevcut durumun sadece bir ateşkes üzerinde mutabakat seviyesinde kalmasıyla kalıcı barışın sağlanamaması ihtimalinden dolayı büyük bir endişe yaşıyorlar. Zira ne ABD-Taliban anlaşması ne de Afganlar arası diyaloğun başlaması barışa veya şiddetin azalmasına bir katkı sunabilmiş durumda.
Taliban ve Kabil hükümeti arasında Eylül 2020'de Doha'da düzenlenen ilk tur görüşmeler ve ABD'nin arabuluculuğunda yürütülen müzakerelerden yaklaşık üç ay sonra, taraflar savaşın bir çözüm olmadığı, savaşı ve şiddeti sona erdirmenin yegâne yolunun diyalog olduğu sonucunda mutabık kaldılar. Afganistan'da kalıcı barışın sağlanmasına ilişkin ikinci tur görüşmeler için Ocak'ın birinci haftasında Doha'da Afgan hükümet heyeti ile bir araya gelen Taliban temsilcileri, görüşmelerin nihai sonucu olarak iki seçenek üzerinde ısrar ediyorlar: 1. Geçici bir hükümet kurulması. 2. Sonsuz savaşa devam! Ne var ki Afganistan hükümeti ve halkı, çok ağır maddi ve manevi maliyetlere neden olacağı ve ülkenin ulusal çıkarlarıyla doğrudan çatıştığı gerekçesiyle geçici hükümet programını desteklemiyor.
Hem Afgan hükümeti hem de Taliban bu turda bazı önerilerde bulundular. En karmaşık konulardan biri güç paylaşımı anlaşması gibi görünüyor. Kabil hükümeti iktidarını paylaşmaya pek istekli değil. Öte yandan Taliban'ın geçiş hükümeti içindeki isimlere dair kendi kabul edilebilirlik standartlarında esnek davranabileceği de düşünülüyor.
Yine de Kabil hükümeti, gündeminin ilk sırasına düşmanlıkların ve şiddetin sona ermesini ve ateşkesi koydu ancak Taliban, savaş sonrası Afganistan'da düzenin nasıl kurulacağına dair bir taahhütle iktidarın bölünmesini tartışmak istiyor. Taraflar ayrıca azınlıkların, kadınların ve anayasa reformlarının nasıl korunacağını da tartışacaklar.
Taliban'ın ateşkesi kabul etme konusundaki isteksizliği, Afganlar arası görüşmelerde gerçekten ne kadar ciddi olduklarına dair şüpheleri artırdı. Öte yandan kadın hakları konusundaki açıklamaları tüm dünyadaki Afgan kadınları ve insan hakları savunucularını tedirgin ediyor. Öyle görünüyor ki Taliban, ABD ve diğer yabancı birliklerin geri çekilme sürecini son kartlarını oynamak ve askeri bir zafer için zorlamak suretiyle değerlendiriyor.
Ancak mevcut durumda, iki tarafın barış konusunda bir anlaşmaya varıp varmayacağı hâlâ belirsiz. Taliban'ın İslam'a çok katı ve ideolojik bir bakış açısı var, diğer yandan hükümetin müzakere ekibi tutarlılıktan, tek bir görüşten ve etkili bir yol haritasından yoksun. Dolayısıyla bu müzakere turu zor geçecek ve çıkmaza girecek gibi görünüyor. Nitekim müzakerelere ilişkin beklentiler de düşük. ABD'deki yönetim değişikliğinin ardından her iki taraf da Joe Biden'ın, eski Başkan Trump imzasını taşıyan ve 29 Şubat 2020'de imzalanan ABD-Taliban anlaşmasına uyup uymayacağını görmek için beklerken bu durum müzakere sürecini de yavaşlatıyor.
Bu arada, Afganistan Cumhurbaşkanı Muhammed Eşref Gani ile bazı müzakereciler ve siyasi partiler arasında “geçici hükümet” kurma planı konusunda görüş ayrılıkları var. Muhalefet grupları “geçici hükümet” çağrısında bulundu zira Taliban Gani'nin hükümetini tanımıyor ve mevcut hükümetle asla barışmamak konusunda ısrar ediyor. Eşref Gani ise Taliban ile geçici bir hükümet kurulmasını reddetti ve geçen hafta Kabil'i ziyaret eden ABD'nin Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad ile de görüşmedi.
ABD, yabancı birlikler Afganistan'dan ayrılmadan önce bir barış anlaşmasına varılması için çalışıyor. Bölgedeki ülkeler de bu konuda farklı görüşlere sahip. Bu ülkeler güvenlik sorunları ve devam eden şiddet çözülene dek ve bölgedeki rolleri ve konumlarıyla uyumlu beklentileri karşılanana kadar ABD'nin safında yer alamayacak gibi görünüyor.
Hiç şüphesiz Afganistan'da kalıcı barışın tesisi için Pakistan kilit önemde. Kalıcı barışa ulaşmak, bölge ülkeleri ve uluslararası toplumun Taliban üzerindeki nüfuzunu kullanması için Pakistan'a baskı yapmasını gerektiriyor. Nitekim Pakistan, Afganistan'daki barış arayışında samimi bir işbirliği yapmadıkça barış süreci işlemeyecektir.
ABD ile Rusya, Çin, Hindistan ve İran da dahil olmak üzere bölgedeki bazı ülkeler arasında Afganistan'da barış konusunda yaşanan ihtilaflar ve gerginlikler ciddi boyutlarda. Ancak tüm bunların ortasında, ülkelerinin insanlarına fayda sağlayan, barışı koruyan ve temel haklarını güvence altına alan ortak çıkarları ve perspektifleri nasıl yaratabileceklerini anlamak Afgan siyasetçilerin görevi.
Afganistan'da barış çabaları başladığında çatışmalar tırmanmaya devam ederken, çeşitli gruplar arasındaki siyasi gerginlikler barış görüşmelerindeki ilerleme umutlarını öteledi ve paydaşlar arasında endişeleri artırdı. Barış sürecinin ciddi belirsizlikleri ve eksiklikleri var ve bu sorunları düzeltmeden müzakerelerin başarılı bir şekilde sonuçlandırılması neredeyse imkânsız.
Öte yandan, ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden, Barack Obama'nın başkan yardımcısıyken, Afganistan'daki ABD askerlerinin azaltılmasında ısrar etmişti ve şimdi ABD'nin yeni başkanı olarak bu konuda karar verme yetkisine sahip olacak. Bu çerçevede Biden'ın Afganistan'daki savaşı bitirmeye odaklanması bekleniyor ancak bu sürecin kademeli ve dengeli bir şekilde yapılması ve Afganistan'ın bir bütün olarak güvenliğinin tehlikeye atılmaması çok önemli. Nitekim mevcut müzakereler Taliban'ın askeri kapasitesini korumasına ve Kabil hükümetini zayıflamasına da yol açtı.
Mayıs 2021'de ABD birliklerinin beklendiği gibi geri çekilmesi ve barış sürecinin belirli koşullar altında devam etmesi, Taliban'ın daha fazla güç kazanmasına ve Afganistan'ın geniş alanlarının kontrolünü ele geçirmesine yol açabilir. Afgan halkının taleplerinin karşılanması açısından yabancı birliklerin ülkeden çekilmesinden önce kalıcı ateşkes sağlanması ve barış anlaşmasına varılması önem arz ediyor. Aksi takdirde ülkenin yeni bir kaosa sürüklenmesi muhtemel.
Kaynak: