İSTANBUL (AA) - AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, siyasi partiler arasındaki ziyaretlerin erken seçim işareti, reform ve anayasa çalışmalarının da erken seçimle ilintilendirilecek konular olmadığını belirterek, "Türkiye'de seçim, Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve genel seçim 2023 yılında, mahalli seçimler de 2024 yılında yapılacaktır. Türkiye'nin bu anlamda seçim tartışmaları üzerinden de kaybedecek bir vakti ve enerjisi olmadığını düşünüyoruz." dedi.
Kurtulmuş, internet medyası temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Numan Kurtulmuş, 24 Şubat'ta yapılacak AK Parti İstanbul il kongresiyle il kongrelerinin tamamlanacağını hatırlatarak, "Mart ayı içinde, şu andaki planlamamız öyle, büyük kongremizi tamamlayarak, yeni yönetimin seçilmesini temin etmek ve ondan sonraki sürece, 2023 sürecine hazırlanmaktır." diye konuştu.
Partilerin birbirlerini ziyaret etmesinden memnun olduklarını dile getiren Kurtulmuş, "Her gün ziyaret etsinler. Biz de ziyaret ederiz. Siyaset fikirleri karşılıklı konuşabilmek ve uzlaştırabilmek meselesidir. Dolayısıyla 'Niye çok ziyaret ediyorlar?' diye bir endişeye kapılmayız, bundan da memnun oluruz, bunu açık bir şekilde ifade etmek istiyorum. Ancak bir kere daha Türkiye'nin bilmesini isterim ki bu ziyaretler bir erken seçim işareti değildir ya da reform ve anayasa çalışmaları da bir erken seçimle ilintilendirilecek konular değildir. Türkiye'de seçim, Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve genel seçim 2023 yılında, mahalli seçimler de 2024 yılında yapılacaktır. Türkiye'nin bu anlamda seçim tartışmaları üzerinden de kaybedecek bir vakti ve enerjisi olmadığını düşünüyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Türkiye-Amerika ilişkilerinin normalleştirilmesini istiyoruz"
Numan Kurtulmuş, ABD-Türkiye ilişkilerine yönelik bir soru üzerine, ABD Başkanı Joe Biden'ı yeni seçildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Ben, Amerika'nın yeni yönetiminin de Türkiye ilişkilerine özel bir önem atfedeceğini düşünüyorum. Bizim zaman zaman yaptığımız hatalardan birisi Türk-Amerikan ilişkilerinin tekdüze devam eden, aynı çizgide devam eden bir ilişki süreci olduğunu zannediyoruz. Hayır öyle değil. Amerika ile Türkiye arasındaki ilişkilerin çok iyi olduğu, çok yakınlaştığı, çok büyük gerilimler yaşandığı, neredeyse iplerin kopma noktasına geldiği dönemleri geçmişte yaşadık, hepimiz bunu çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla Türk-Amerikan ilişkileri inişli çıkışlı bir çizgi seyrediyor. Her iki taraf da kendi milli menfaatleri bakımından bu sürece bakmak durumunda. Türkiye, son zamanlarda, son dönemlerde, 5-6 yılı göz önünde bulundurduğumuzda özellikle Ortadoğu politikalarında, özellikle Suriye'nin kuzeyi ve Irak'ın kuzeyinde uygulanan politikalarda milli menfaatleri korumak bakımından ne kadar kararlı olduğunu ortaya koymuştur. PYD'ye, YPG'ye, PKK'ya verilen destekler ortadadır. Hatta nerede, ne zaman, kaç uçak, ne gittiğini hepsini biliyoruz. Bunların kimler tarafından sağlandığını da biliyoruz. Türkiye olarak Suriye'nin kuzeyinden Türkiye'ye karşı gelecek terör örgütlerinin faaliyetlerini durdurmak için sınır ötesi faaliyetlere başladığımız zaman nasıl karşı çıkıldığını, nasıl durdurulmaya çalışıldığını da biliyoruz. Buna rağmen Türkiye, bir kere sahada kararlılığını göstermiştir. Türkiye düşmanı terör gruplarının Türkiye'ye karşı saldırıda bulunmalarına asla müsaade etmeyeceğini, Suriye'nin toprak bütünlüğünün parçalanması ve Suriye'de bir sözde terör devleti koridorunun oluşmasına asla göz yummayacağını açık şekilde ifade etmiştir. Sahada varlığını 3 sınırötesi operasyonla göstermiştir. Yeni dönemde Türkiye-Amerika ilişkilerinin normalleştirilmesi, iyileştirilmesi, gerginlik alanlarının ortadan kaldırılmasını istiyoruz."
- "İlişkileri yeniden daha sağlam ve güvenilir noktaya taşıyabilmek için niyetimiz, irademiz tamdır"
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Türkiye-Amerika arasındaki ilişkilerin gerginleşmesinin hiç birisinin sebebinin Türkiye olmadığını belirterek, "PKK'ya, YPG'ye destek veren kim? Terör örgütü elebaşını hala eli kanlı bir katili, bir çetenin liderini hala Amerika Birleşik Devletleri'nde besleyenler kim?" diye sordu.
ABD'nin, eğer rasyonel bir seçim yapacaksa üç-beş bin militandan oluşan bir terör örgütüyle mi yoksa nüfusu sürekli gelişen, eğitim kalitesi artan, ekonomisi güçlenen, demokrasisi güçlü bir şekilde ilerleyen Türkiye gibi Orta Doğu ve ön Asya'nın kilit taşı olan bir ülkeyle mi ilişkiye geçmeyi tercih edeceğini dile getiren Kurtulmuş, herhalde Amerika'nın milli menfaatlerinin Türkiye ile daha iyi ve sıkı bir ilişkiye geçmeyi zorunlu kılacağını düşündüğünü anlattı.
Kurtulmuş, Amerika'daki siyasetçilerin de rasyonel davranacağını, yeni dönemin de fırsat olduğunu dile getirerek, S-400 meselesinin sebebinin de Türkiye olmadığını, Türkiye'nin Amerika'dan uzun yıllar Patriotları istediğini ancak bahaneler sunarak stratejik müttefik olan Amerika'nın bu konuda ipe un serdiğini söyledi.
Türkiye'nin de kendi hava güvenliğini sağlamak için Rusya'dan S-400 silahlarını temin ettiğini, bunun tercih değil hayati bir zorunluluk olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, buna Türkiye'yi sevk eden de ABD'nin yanlış politika yürüten politikacıları olduğunu kaydetti.
Kurtulmuş, "İlişkileri yeniden daha sağlam ve güvenilir noktaya taşıyabilmek için niyetimiz, irademiz tamdır. Biden yönetiminden de aynı iyi niyetli yaklaşımı beklediğimizi bu vesileyle ifade etmek istiyorum." dedi.
- "Cumhur İttifakı'nı daha fazla genişletme taraftarıyız"
Numan Kurtulmuş, diğer partilerle ittifaklarla ilgili soru üzerine, Cumhur İttifakı'nın sahada kurulduğunu, 15 Temmuz'da sahada AK Parti ve MHP arasında taban kaynaşmasının yaşandığını, bu ittifakın sandığa da yansıdığını anlattı.
Millet İttifakı'nın en büyük handikabının niçin bunu yaptığını bilememesi olduğunu dile getiren Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İttifak ettikleri tek nokta, Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin. Parlamenter sistem nasıl olacağı konuşuluyor ya, bununla ilgili kanaatlerinin dahi müşterek olmadığını tahmin ediyoruz. Kendisini milliyetçi olarak tanımlayan İYİ Parti'nin seçmen kitlesi nasıl ayrılıkçı bir parti hareketinin yan kolu gibi çalışan bir partiyle iş birliğini içine sindirecektir. Kendisini Kemalist, vatansever, Atatürkçü olarak tanımlayan CHP'nin ana gövdesi ayrılıkçı bir siyasi partinin programıyla nerede uyuşacaktır? Karşı taraftaki ittifak, Millet İttifakı ne olduğu, niçin ittifak ettiği üzerinde değil, neye karşı çıktığı üzerinde ittifak etmiştir ki bu siyaseten söyleyeyim pamuk ipliğidir. Aralarında fikri birliğin, fikri beraberliğin, fikir konusunda anlaşamayabilirler ama bir program ortaklığının olmadığı görülüyor."
Asıl olanın partilerin tabanları arasındaki fikir yakınlaşmasını sağlamak ve ortak hedefler üzerinde hareket etme becerisini kazanabilmek olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Bu anlamda Cumhurbaşkanımızın son yaptığı ziyaretlerle birlikte tavrımız net ve açıktır. Cumhur İttifakı'nın saydığımız ilkeler, milli değerlerde, milli meselelerimizde ittifak halinde olmak, teröre karşı ittifak halinde olmak, güçlü ve büyük Türkiye'yi kurma ideali etrafında bütünleşmek gibi temel konularda müşterek olmak şartıyla Cumhur İttifakı'nı daha fazla genişletme taraftarıyız. Ne kadar geniş, ne kadar yüksek bir ittifak olursa o Türkiye'de hele hele yeni hedefleri çerçevesinde çok daha olumlu, demokratik, pozitif bir gündem oluşturur." ifadelerini kullandı.
Yeni reform paketinin iş dünyasının beklentilerini ne kadar karşılayacağına yönelik yaptığı değerlendirmede, amaçlarının bu reform paketiyle birlikte ekonomideki öngörülebilirliği ve istikrarı artırmak, yatırımcıya daha cazip gelen, hem ekonominin hukuki tarafıyla ilgili hem de ekonomik yatırım ortamı bakımından son derece iyileştirilmiş bir yapıyı ortaya koyabilmek olduğunu dile getirdi.
Bir başka önemli alanlarının da özellikle Türkiye ekonomisinin yüzde 65'ini oluşturan esnaf ve sanatkarların güçlendirilmesi için adımlar atılması olduğuna dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Sanayide ilgili Bakan arkadaşlarımız çok ciddi destekler veriyorlar. Çok şükür sanayide kapasite kullanım oranlarının bu pandemi şartlarına rağmen ileriye doğru gittiğini görüyoruz. Burada ana fikrimiz şudur; tezgahı dağıttırmamak. Yani insanlar üretime devam etsin, iş yerleri açık kalmaya devam etsin, belki biraz küçülme, daralma her iş yerimizde olabilir ama tolore edebilecekleri sınırlarda bunların kalmasını temin etmeye gayret ediyoruz. Türkiye bu süreçte üretim gücünü de zayıflatmıyor, artırıyor. Her alanda çok güçlü üretimler yapılıyor."
Kurtulmuş, bu yılın 2. çeyreğinden sonra Türkiye ekonomisinin çok rahat bir döneme geçeceğine inandığını, 3. çeyrekten sonra da Türkiye'nin iyi bir istikamette yol alacağını vurguladı.
- "Sosyal medya iyi kullanılırsa büyük bir nimet"
AK Parti içerisinde Z kuşağına yönelik bir planlama yapılıp yapılmadığı, gündeme gelen reformlar kapsamında iletişim anlamında stratejik bir düşünce olup olmadığı hakkındaki soru üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Sosyal medya iyi kullanılırsa büyük bir nimet. Ama maalesef kötü kullanılırsa kontrolü oldukça zor ve yıkıcı bir mecra haline geliyor. Bununla ilgili birtakım düzenlemeler yapıldı. Kontrolleri yapıldı. Devletin anayasal olarak da vatandaşının ahlaki gelişimini sağlamak konusunda da ödevi var. Bu noktada gerekli düzenlemeler yapılıyor. Sosyal medya platformları oldukça cazip alanlar olduğu için doğru olanın, iyi olanın daha fazla rekabet edilebilir hale getirilmesini sağlamamız lazım. Yasaklayarak bir yere varamazsınız. Aslolan kötüye karşı en büyük iyinin hakim olmasıdır. Yanlışa karşı en büyük etken doğrunun hakim olmasıdır. Sosyal medyada bu anlamda faaliyet gösterecek arkadaşlarımızın çok güçlü olması, milletin gençlerinin geleceğine olumlu katkılar sunacak çabaların ortaya konulması zorunludur. Bu da bir vazifedir. Devletin vazifesi de gençlerin ahlaki gelişimlerini korumak, oradaki kötü yaklaşımların önlenmesi için üzerine düşen vazifeyi yerine getirmektir. Bununla ilgili zaten çalışmalarımız yapılıyor. Bunlar ihtiyaçlara göre daha fazla genişletilebilir, adımlar atılabilir. Buradaki amacımız, sosyal medyanın bir şekilde temizlenmesi. Neyi kastediyorum? Gerçekten doğru, pozitif kullanan insanların, grupların önünde sosyal medyanın bir özgürlük alanı olarak olabildiğince açılması. Ama yanlışın, eksiğin, millete zarar verenin de bir şekilde önlenebilmesinin temin edilmesidir."
Kurtulmuş, bir internet medyası temsilcisinin, Boğaziçi Üniversitesindeki eylemlerle paralel olarak İstanbul Sözleşmesi'nin gündeme geldiği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da Türkiye'nin sözleşmeden çekilmesi konusunda bir tavrı olduğunu ifade etmesi üzerine, "Siyasette gündemde olmayan bir konu pat diye Türkiye gündemine gelmez. Bu konu da çok tartışıldı. Geçmiş dönemde ilgili bakanlıklar çalışmalarını yaptı. Siyaset kurumu bu konuyla ilgili çalışmalarını yerine getirdi, belli bir noktaya geldi. Sonuç alındığında, olgunlaştığında bu kamuoyuyla paylaşılır." dedi.
Programda, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ve Anadolu Ajansı (AA) İstanbul Haberleri Editörü Cemal Coşkun da yer aldı.
(Bitti)
Kaynak: