ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Son günlerde Türkiye'nin NATO üyeliğine müracaat eden İsveç ve Finlandiya'ya ilişkin tutumu tartışılmaktadır. Türkiye'nin tutumunda herhangi bir sorun ve sıkıntı yoktur. Doğru bir tutumu Türkiye takınmıştır." dedi.
Bozdağ, Türkiye Belediyeler Birliği Meclis Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, demokrasinin yerelde başlayacağını söyledi. Belediyelerle ilgili bugüne kadar yapılan yasal değişiklikleri anlatan Bakan Bozdağ, Belediye Meclislerinin güçlendirildiğini belirtti. Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile de büyükşehir belediyelerinin daha güçlü ve kudretli bir yapıya kavuşturulduğunu vurgulayan Bozdağ, diğer il ve ilçe, belde belediye başkanlarının hukuki anlamda görev ve yetkilerini artıran, onlara güvenen anlayışın 2005'te yeni Belediye Kanunu ile yürürlüğe konulduğu dile getirdi.
Türkiye'de 2005'e kadar herhangi bir bakanlıkla, herhangi bir genel müdürlükle doğrudan yazışamayan bir belediye başkanı profili olduğunu ifade eden Bozdağ, şöyle konuştu:
"Bütçesinin kesin hesabını onaylayamayan bir belediye vardı. Meclis kararı, kaymakam ya da vali onaylamazsa yürürlüğe giremeyen bir belediyecilik vardı. Halk sizi seçse kıymeti ne, seçmese kıymeti ne? Sonuçta yine merkezi hükümetin temsilcileri ne derse o oluyor. Onlar onay verirse yol alıyorsunuz, onlar onay vermezse yol alamıyorsunuz. O nedenle yerel yönetimleri güçlendiren, onlara yeni yetkiler, görevler, haklar, demokratikleşme ve seçildikleri halkın iradesini en üst düzeyde temsil etme noktasında güvenen yasal düzenlemeleri bir bir hayata geçirdik."
Ayrımcılığa son veren yaklaşımın ortaya konulduğunun altını çizen Bozdağ, Cumhurbaşkanı RecepTayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde "Adaletten sapmak yok. Adalet ne ise AK Parti'li belediyeler de diğer belediyeler de aynı terazide tartılacak, bütçeden gelen gelirlerden aynı oranda istifade edilecek, borca mahsup yapılacaksa aynı oranda yapılacak." dediğini aktardı.
Bekir Bozdağ, belediyeleri güçlendiren adımları desteklediklerini, belediye başkanlarının isteklerinin kendileri için emir olduğunu kaydetti.
Kovid-19 salgını sürecinde belediyelerin önemli çalışmalar yaptığını ifade eden Bozdağ, sokağa çıkma yasağının bulunduğu dönemlerde belediyelerin ihtiyaç sahiplerini gözettiğini söyledi. Bir belediye başkanı ve siyasetçi için en büyük projenin, kendini seçen insanların gönlünü kazanabilme projesi olduğunu vurgulayan Bozdağ, "Gönüllere taht kuranın tahtı yıkılmaz. Türkiye'de 20 yıldır Cumhurbaşkanı'mızın, milletimizin gönlünde yer ettiği tahtın yıkılmayışının ana sebebi de milletin gönlünde yer etmiş olmasıdır." dedi.
Başarının gönül kazanmaktan geçtiğini belirten Bozdağ, gönül yapanların kolay kolay kaybedemeyeceğine dikkati çekti.
- "Gayretlerin yeterli olmadığı da çok aşikar bir şekilde gözüküyor"
Son zamanlarda sahipli sahipsiz köpeklerin insanlara saldırdığı, bazı çocukların, gençlerin, yaşlıların yaralanmasına neden olduğuna yönelik haberleri hatırlatan Bakan Bozdağ, hayvan haklarını koruma konusunda ciddi yasal düzenlemeler yapıldığını, bu noktada belediyelere de ciddi görevler yüklendiğini bildirdi. Bozdağ, konuşmasına şöyle devam etti:
"İnsanımızın yaşam hakkını korumanın yolu, sokak hayvanlarının da yaşam hakkını korumaktan geçiyor. Eğer sokak hayvanlarını koruma altına almaz, onlara güvenli bir yaşam ortamı sağlamaz, tedbir almadan sokakta gezdiklerine göz yumar ve onların güvenli ortamda yaşamasını temin etmezsek yaralanan her çocuktan veya gençten insanımızdan dolayı bizim her bireyimizin manevi sorumluluğu vardır. O nedenle bu meseleyi hükümetin belediyelere yüklediği bir angarya gibi görmek yerine, insanımızın huzur, mutluluk, yaşam hakkını korumak için bu hayvanların güvenli bir ortamda yaşamını sağlamak olduğu bilinciyle hepimizin hareket etmesinde büyük bir fayda vardır. Öyle görünüyor ki 8 milyondan fazla sokak hayvanı var Türkiye'de. O zaman bunları zapturapt altına alacak, kontrol edecek, tedavilerini yapacak, besleyecek güvenli bir ortam oluşturacak belediyelerimizdir. Bu noktadaki gayretlerinizi tebrik ediyorum ama bu gayretlerin yeterli olmadığı da çok aşikar bir şekilde gözüküyor. Onun için burada daha fazla gayrete, daha fazla çabaya, buraya ciddi yatırımlar yapmaya ihtiyacımız var. Buraya yapılan yatırımları diğer yatırımlar gibi çok önemli yatırımlar olarak görmemiz gerektiğinin altını çizmek istiyorum."
- Stokçuluk ve fiyatları etkileme suçları
Belediyelerin denetim görevinin de bulunduğunu anımsatan Bakan Bozdağ, bu görevin de ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı. Stokçuluk ve fiyatları etkilemeyle ilgili yeni bir yasal değişiklik üzerinde çalışıldığını ifade eden Bozdağ, stokçuluk ve fiyatları etkilemede cezaların alt ve üst sınırlarının artırılacağını dile getirdi.
İşçi ücretlerinin veya besin veya malların değerinin artmasını sağlamak için asılsız haber yayan, havadis çıkaran, hileli yollara başvuranlarla ilgili cezanın alt sınırının 1 yıla, üst sınırının da 3 yıla çıkarılacağını anlatan Bozdağ, propaganda, manipülasyon ve hileli yollara başvurmak suretiyle işçi ücretleri, besin veya malların ücretlerinde bir artış olduğunda da cezanın yarı oranında artırılacağını kaydetti. Adalet Bakanı Bozdağ, şu bilgileri paylaştı:
"Eğer simsarlar ve tellallar, resmi görev yapanlar bunu yaparsa bu yarı oranında arttırılan ceza ikinci defa yarı oranında daha arttırılacak. Sokakta, gıdada ve diğer kamuya sunulan mal ve hizmetlerde yoksunluk ortaya çıksın ve daha fazla fiyata da satalım diye düşünen stokçular olduğunda, mal satmamak ve hesabını ona göre yaparak hem ülkede pahalılığı arttırmak için, hem de stok yapmak için gayret edenlere de aynı şekilde cezaları arttırıyoruz.
Ne getiriyor bu derseniz, bu şunu getiriyor, bir defa alt sınır ve üst sınırın artması, şu anda tutuklama yasağı kapsamında olan stokçuluk ve fiyatları etkileme suçlarını bir defa tutuklama yapılabilir suçlar kapsamına almaktadır. Dolayısıyla böylesi bir soruşturma ve kovuşturma sırasında hakim veya mahkeme, şartlarının varlığını görür ve takdir ederse bu suçu işleyenler hakkında yargılama süresince tutuklama tedbirine de hükmedebilecektir. Cezaların artması, tutuklama tedbirine hükmedilme imkanının getirilmesi, haksız yoldan kötü niyetle yapılan çalışmalarla haksız kazanç elde edenlerle ilgili mücadelede son derece önemli rol oynayacaktır. Elbette ki bu konuda hükümetimizin mücadelesi var, olacaktır, devam ediyor. Daha etkin, daha verimli bir şekilde vatandaşımızı koruyacak neler yapılacak bunun tedbirleri adım adım hayata geçiriliyor. Bu düzenleme bu tedbirlerden bir tanesidir. Bunun devamının da geleceğini buradan bir kez daha ifade etmek isterim."
- "Kirli bir algı operasyonuyla karşı karşıyayız"
Türkiye'de taraftarlığa göre yargı kararlarının değerlendirildiğine işaret eden Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğer benim taraftarlığıma uygun bir kararsa hakimi göklere çıkarıyoruz. Eğer benim taraftarlığıma uygun bir karar değilse hakimi yerin dibine sokuyoruz. Yapılmadık hakareti, yapılmadık eleştiriyi bırakmıyoruz. Bu doğru değil. Kararı eleştirmek ayrı şey, hakimi ve mahkemeyi eleştirmek ayrı şey. Kararlar eleştirilmez, kutsal metinler değildir. Eleştirilebilir, haklı haksız yönleri müzakere edilebilir, tartışılabilir, her şey yapılabilir. Bu doğaldır, demokrasinin de hukuk devletinin de gereğidir. Ama karar verenleri aşağılayan, hakaret eden adeta sinkaflı küfürlerle de bezenen konuşmalar yaptığımızda biz kime güveneceğiz. Adalet nedir? A partisinin dediği midir, B partisinin dediği midir, C partisinin dediği midir? Onun için mahkemelere ihtiyaç var. Herkes ihtilaf ettiğinde ihtilaf mahkemede toplanır, hakimler Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun vicdani kanaatleri ile o ihtilaf konusunda adaleti, hakkı tespit eder, sahibine teslim eder. Bu ihtilaf anında devreye girer bunu yapar. O zaman senin dediğin kenarda, benim dediğim öbür kenarda, öbürünün diğer kenarda kalır. Çıkan karar ne ise biz o kararı beğenmedik eleştireceğiz. Ama kararlara hep uyduk, uymaya da devam edeceğiz. Bugüne kadar Türkiye'de mahkemelerin verdiği kararlara uyulmaması hükümet açısından söz konusu değildir. Zaten uymamanın müeyyideleri de bizim hukukumuzda vardır. Uyulan kararların hepsi sanki Türkiye'de uyulmuyormuş gibi, kararlar tatbik edilmiyormuş gibi kirli bir algı operasyonuyla da karşı karşıyayız."
Türkiye'nin demokratikleşmesinde büyük adımlar atıldığının altını çizen Bakan Bozdağ, hak arama yollarının artırıldığını söyledi. Bozdağ, "12 Eylül darbesini yapanların yargılanmasının önünü kapayan geçici madde 15 vardı, memleketin başına şunlar geldi yargıya taşıyacaksın, Anayasa 'Sen bu konuyu yargıya taşıyamazsın.' diyordu. Onun için biz öncelikle hak aramanın önündeki engelleri tek tek kaldırdık. Uyarma, kınama cezaları, YAŞ kararları, HSK'nın kararları, darbeyi yapanlarla ilgili yargılama engellerini bir bir Anayasa'mızdan çıkardık ve o konularda hak aramanın yollarını, yargılamanın yollarını sonuna kadar açtık." dedi.
Bunun büyük bir demokratikleşme, Türkiye'de büyük bir gelişme olduğunu ifade eden Bozdağ, "Bizden önce 'Geçici 15. maddeyi kaldıracağım.' lafını kimse kolay kolay ağzına alamazdı ama biz kaldırdık ve düzelttik." diye konuştu.
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının tanındığını anımsatan Bozdağ, böylece bütün idareyi denetleme yollarının taçlandırıldığını söyledi. Bekir Bozdağ, "Ama bir gün de çıkıp, bu bireysel başvuruyu Tayyip Erdoğan ve arkadaşları getirdi diye teşekkür eden yok." dedi.
Askeri yargının, Askeri Yargıtayın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin, devlet güvenlik mahkemelerinin, özel yetkili ağır ceza mahkemelerin kaldırıldığını anımsatan Bozdağ, yargıda birliği sağlayan adımların atıldığını söyledi.
- "Yeni idare ve bölge adliye mahkemeleri kurulacak"
Yeni kurulacak mahkemelerle ilgili alınan kararı açıklayan Bozdağ, "Yeni dönemde de yeni mahkemeler kurma konusunda adımlar atacağız. Dün imzaladım, Ağrı, Kars, Bingöl, Kırklareli'nde yeni idare mahkemeleri kuruyoruz. Ayrıca Tekirdağ, Malatya ve Denizli'de bölge adliye mahkemeleri kuruyoruz." bilgisini paylaştı.
NATO üyeliği gündemde olan İsveç ve Finlandiya'nın terör örgütlerini himaye eden tutumlarına tepki gösteren Bakan Bozdağ, şunları kaydetti:
"Son günlerde Türkiye'nin NATO üyeliğine müracaat eden İsveç ve Finlandiya'ya ilişkin tutumu tartışılmaktadır. Türkiye'nin tutumunda herhangi bir sorun ve sıkıntı yoktur. Doğru bir tutumu Türkiye takınmıştır. Hatırlarsanız Kıbrıs harbini yaşadık, biz NATO üyesiydik o zaman Yunanistan NATO üyesi değildi. Bir dünya bize NATO dahil ambargo uyguladı. Yine hatırlayın Suriye'de oradaki yaşanan olaylarda, Türkiye'nin topraklarına her gün bombalar düşerken ve Suriye sınırından ülkemize insanlar ölümle yaşama tercihi noktasında bırakılırken 'Yasak bölge ilan edin dedik.' etmediler, 'NATO üyesiyiz destek verin.' vermediler, ne Avrupa Birliği verdi ne NATO verdi. Şimdi bakın Ukrayna'ya her şeyi veriyorlar. Biz NATO üyesiydik, şimdi Ukrayna NATO üyesi değil, her şeyi veriyorlar ama NATO üyesi olan Türkiye'ye hiçbir şey vermiyorlar. Bizim bunu görmemiz, geçmişte Yunanistan'ın Cumhurbaşkanımızın ifadesi ile alınma sürecini de hatırlayarak, önümüze ona göre bakmamız lazım."
Türkiye'ye verilen sözlerin tutulmasının, sözden daha kıymetli olduğunu vurgulayan Bozdağ, şu açıklamalarda bulundu:
"Çünkü Türkiye, kendisine verilen sözler tutulmamada adeta şampiyon bir durumda. 1960'lardan beri Avrupa Birliği'nin kapısında olan ülkemizi, kaç defa Türkiye'ye verilen sözleri, daha doğrusu Türkiye'nin verdiği taahhütleri, Türkiye yerine getirirse Türkiye'yi alacağız dedikleri halde almadılar. Her defasında oyun içerisinde kural değiştirdiler. Kopenhag dediler yaptık, Maastricht Kriterleri dediler yaptık. Daha sonra 28 tane ilave kriter 2016 Haziran'ın da size serbest dolaşım hakkı vereceğiz dediler yaptık, sonra 5 tane daha bizim huzurumuza madde getirdiler. Kıbrıs Rum Yönetimini almayacağız dediler, Annan Planı'nın onayladık, biz onayladık Türkler onayladı, Rumlar onaylamadı, gittiler Kıbrıs Rum Yönetimini aldılar. Her defasında Türkiye'ye karşı verilen sözü tutmayanlar, Türkiye bütün yükümlülüklerini yerine getirdiği halde adil davranmayanlar ortada. Burada bizi, hükümetimizi, ülkemizi suçlayacak bir şey yok."
Türkiye'ye karşı ikiyüzlü siyasetin görüldüğünü ifade eden Bozdağ, şunları söyledi:
"Şu anda terör örgütlerine maalesef pek çok Avrupa Birliği ülkesi ve ABD, ciddi, aleni destek veriyor. Bunların başında da Finlandiya geliyor, İsveç geliyor. Türkiye'nin iadesini talep ettiği FETÖ'cü teröristleri, PKK'lı teröristleri, daha bugüne kadar bir tanesini bize iade etmediler. İşi düşünce Türkiye'ye herkes geliyor, sözlerin en güzelini söylüyorlar, işini gördükten sonra ne söz var ne güzel söz var, hepsi kaybolup gidiyor. Onun için buradan şunu da ifade etmek isterim, Türkiye'yi değerlendirenler artık Türkiye'nin sıçrayıp geldiği noktayı görerek değerlendirsinler. Terör örgütlerini Türkiye'ye tercih edenler, Türkiye'nin tercihlerinin yanlışlığını değil kendi tercihlerinin yanlışlığının kendilerine kaybettirdiğini görsünler. Görmezlerse ne olur? Zaman kaybederler ama eninde sonunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti öğretme kapasitesi ile gördürme kapasitesi ile duydurma kapasitesi ile onlara bunları öğretecek, göremediklerini gördürecek, duyamadıklarını duyduracaktır."
Programa, Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetim Politikaları Kurulu Başkan Vekili Şükrü Karatepe, Türkiye Belediyeler Birliği ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve belediye başkanları katıldı.
Kaynak: