Anasayfa Güncel Ekonomi Spor Siyaset 3.Sayfa Eğitim Yaşam Dünya Sağlık Teknoloji Bunları Biliyor musunuz?

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, AK Parti Kilis İl Kongresi'nde konuştu: (1)

18.01.2021 14:33:00
"Bakınız kamuda çalışanlar 2013, hakim ve savcılar 2015, polisler 2016, askerler ise 2017 yılına kadar başörtüleriyle görev yapamıyordu. Kaç sene, 4 sene önce. Tayyip Erdoğan diye bir yiğit çıktı, bu ayrımcılıkların hepsini bitirdi. İşte bugün yanlarına başörtülü kadınları alıp onlara adeta 'vitrin mankeni' muamelesi yapanlara rağmen bu sorunu çözdü" "Doğu Akdeniz'den Libya'ya, Azerbaycan'dan Irak'a kadar her alanda başarılı neticelerle Türkiye'nin cevabını muhataplarına ilettik. İletmeye de dev

KİLİS (AA) - Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, kamu çalışanlarının 2013, hakim ve savcıların 2015, polislerin 2016, askerlerin ise 2017 yılına kadar başörtüleriyle görev yapamadığına dikkati çekerek, "Tayyip Erdoğan diye bir yiğit çıktı, bu ayrımcılıkların hepsini bitirdi. İşte bugün yanlarına başörtülü kadınları alıp onlara adeta 'vitrin mankeni' muamelesi yapanlara rağmen bu sorunu çözdü." dedi.


Varank, Beşevler Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Kilis İl Kongresi'ndeki konuşmasında, kongrelerin demokrasi bayramı, teşkilatların her anlamda kendini geleceğe hazırladığı süreçler olduğunu belirtti.


Kilis il teşkilatının, 18 yıldır Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hiç yalnız bırakmadığını dile getiren Varank, "Ülkemizin, türlü tuzaklarla dara düşürülmek istendiği her olayda, sizlerin desteğiyle o tuzakları tersine çevirdik. Gezi olaylarında, 17-25 Aralık'ta, 15 Temmuz'da Kilis'in desteğiyle yedi düvele meydan okuduk. Türkiye'yi büyütme, milletimizin değerlerini yüceltme mücadelesinde Kilis gibi, liderinin arkasında dimdik duran teşkilat mensuplarımızla birlikte yol yürüyoruz." diye konuştu.


Bakan Varank, Kilis'in savaş mağduru, zulümden kaçan Suriyelilere bağrını açarak tarihi kahramanlıklarına bir yenisini daha eklediğini, nüfusundan fazla sığınmacıya kapılarını açarak tüm dünyaya hoşgörüyü, misafirperverliği, İslam alemine de Ensar olmayı yeniden hatırlattığını vurguladı.


Varank, "3-5 bin mülteciyi kabul etmemek için ne pazarlıklar yapıldı, ülkeler birbirine girdi. Göçmenlerin botları delinerek masum insanlar, bebekler denizlerde ölüme terk edilirken, sözüm ona modern dünya, sığınmacılara sırt çevirmişken, Kilis büyüklüğünü gösterdi. Sizin bu tavrınız emin olun tarihin en onurlu duruşlarından biri olarak kayıtlara geçti. Zulümden kaçana yurdunu açan Kilis ile gurur duyuyoruz. Allah sizlerden razı olsun." ifadesini kullandı.


- "Türkiye'yi dışlayan hiçbir adıma asla müsaade etmeyiz"


Kilis'in yüklendiği sorumlulukların yanında Türkiye'yi terörle dize getirebileceğini sanan hainlerin hedefinde olduğunu, sınır ötesinden atılıp kente düşen bombalarla çok sayıda kişinin şehit olduğunu hatırlatan Varank, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Milli güvenliğimizi ve egemenliğimizi doğrudan tehdit eden terör yuvalarını ortadan kaldırmak için tarihi operasyonlar başlattık. Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşuyla Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Kalkanı operasyonlarını başarıyla tamamladık. Sınırın öbür tarafındaki teröristlerin temizlenmesi sayesinde sınırımızda ve özellikle de Kilis'te güvenliği tesis ettik. Bu operasyonlarda, sınır ötesinden yapılan saldırılarda şehit düşen tüm güvenlik güçlerimize ve vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Suriye'deki istikrarsızlığı Türkiye'ye taşıyamayanlar, oluşturmak istedikleri terör koridoruyla bizi kıskaca almak istediler. Gereken cevabı sadece Suriye'de vermekle kalmadık. Doğu Akdeniz'den Libya'ya, Azerbaycan'dan Irak'a kadar her alanda başarılı neticelerle Türkiye'nin cevabını muhataplarına ilettik. İletmeye de devam ediyoruz. Mesajımız çok net. Bölgede Türkiye'yi dışlayan ve kabuğuna çekilmeye zorlayan hiçbir adıma asla müsaade etmeyiz."


- Muhalefete eleştiri


Bakan Varank, Gezi Parkı, 17-25 Aralık, 6-8 Ekim olayları, 15 Temmuz ve ekonomik saldırıların hepsinin Türkiye'yi iddiasından vazgeçirmek için kurgulandığını belirtti.


Her saldırıda hedeflerine daha sıkı sarıldıklarını vurgulayan Varank, şunları kaydetti:


"Bizi bu süreçte hiçbir terör örgütü, uluslararası odak ya da gizli-açık düşmanlık gösteren ülke yormadı, yoramaz. Ancak istisnasız her saldırıda Türkiye düşmanlarının yanında saf tutan bir muhalefetle uğraşmak inanın insanın enerjisini tüketiyor. En büyük yalanı, en büyük iftirayı atanın parti içinde ödüllendirildiği bir ana muhalefet partisiyle karşı karşıyayız. Genel başkanı bir yandan, parti yöneticileri diğer yandan Türkiye'nin gündemini yalan ve iftiralarla sabote etmek istiyorlar. Bu girişimlere karşı başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bakanlarımız, milletvekillerimiz ve genel başkan yardımcılarımızla bir mücadelenin içindeyiz."


Konuşmasında gençlere de seslenen Varank, bugün demokrat maskesi takan takiyyecilerin geçmişte hangi kirli yüzleri sergilediklerinin iyi öğrenilmesi gerektiğini belirterek, geçmişte Başbakan'ın konvoyunun, "içinde başörtülüler var" denilerek askeri havalimanına alınmadığını, Başbakan'ın eşinin, başörtülü olduğu için hasta ziyaretine gittiği askeri hastanenin kapısından geri çevrildiğini, gençlik kollarının iftar çadırına "Hoş geldin ya şehri Ramazan" pankartı asıldığı için partilerine kapatma davasının açıldığını hatırlattı.


- "Kılıçdaroğlu, sözde değil özde faşist bir genel başkandır"


Üniversitelerde başörtüsünün serbest bırakılmasının ertesi günü kararın Anayasa Mahkemesine "koşar adım" taşındığına dikkati çeken Varank, şöyle devam etti:


"Biz bunları hatırlatınca da sanki hikaye anlatıyormuşuz gibi tepki gösterenler oluyor. Muhalefet şimdiye kadar yaptığı iki yüzlülükle hiç yüzleşmedi, hiç özür dilemedi. Çok değil sadece 10-12 yıl önce yaşanmış şeylerden bahsediyorum. Bakınız kamuda çalışanlar 2013, hakim ve savcılar 2015, polisler 2016, askerler ise 2017 yılına kadar başörtüleriyle görev yapamıyordu. Kaç sene, 4 sene önce. Tayyip Erdoğan diye bir yiğit çıktı, bu ayrımcılıkların hepsini bitirdi. Milleti balık hafızalı zannedip, 'Başörtüsü sorununu biz çözdük' diye ortada gezinenlerin engellemelerine rağmen bu sorunu çözdü. İşte bugün yanlarına başörtülü kadınları alıp onlara adeta 'vitrin mankeni' muamelesi yapanlara rağmen bu sorunu çözdü. Bunları anlatıyorum, çünkü bu faşist zihniyet emin olun hala capcanlı, hala dipdiri. Şunu unutmayın; CHP demek ayrımcılık demektir, ötekileştirme demektir, ikna odaları demektir. Fırsatını bulduklarında, en ufak bir güç elde ettiklerinde, zulmettikleri o eski günlere anında dönerler. Nitekim dönüyorlar da...


Çıkıyor 'Bana oy veriyorsan öğretmensin, vermiyorsan öğretmen değilsin' diyor. Öteki gün çıkıyor, 27 milyon vatandaşımızın oyunu hiçe sayarak, ilk kez halkın doğrudan oyuyla seçilen Sayın Cumhurbaşkanımıza 'Sözde Cumhurbaşkanı' diyor. Bu tavrın adı tüm dillerde faşistliktir. Bakınız çok net söyleyeceğim, Kemal Kılıçdaroğlu, sözde değil özde faşist bir genel başkandır. Kılıçdaroğlu'nun özlemini duyduğu Türkiye, ikna odalarının kurulduğu, inancından, siyasi görüşünden dolayı dışlananların, zulmedilenlerin olduğu, sermayenin ayrımcılığa tabi tutulduğu bir Türkiye'dir."​​​​​​​


(Sürecek)


DİĞER HABERLER