Aile Mahkemesi davacı eşin, karısına ve evine ilgisiz olduğunu ve alkol alışkanlığının bulunduğuna; kadının ise hastalık döneminde yanında bulunmadığına vurgu yaptı.
Bunun üzerine davacı erkeğin ağır, davacı kadının hafif kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın lehine maddi tazminat ve nafakaya hükmedildi.
Son karar Yargıtay'dan geldi
Kararı davacı erkek; kusur belirlemesi, maddi tazminat ve nafakalar yönünden, davalı kadın ise hükmün tamamı yönünden istinafa taşıdı. Bölge Adliye Mahkemesi, kadının manevi tazminat talebinin kabulü ile kadın lehine manevi tazminata hükmetti. Kararı iki taraf da temyiz edince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.
"Aile birliğinin sarsılması erkeğin davranışlarından kaynaklı"
Yargıtay davacı tarafın ağır kusurlu olduğuna dikkat çekere şu ifadelere yer verdi: "Aile birliğinin sarsılması tamamen davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Mahkemece; erkek tarafından açılan boşanma davasında, kadının da eşinin hastalığı döneminde yanında bulunmadığı gerekçesiyle kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de tarafların ortak çocukları Serkan’ın ve diğer tanıkların beyanlarından da anlaşılacağı üzere davacı erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediği ve haklı sebep olmadan ortak konutu terk ederek evden ayrıldığı anlaşılmıştır.
"Kadın kusurlu değildir"
Tarafların fiili ayrılıkları sürecinde davacı erkeğin hastalanarak tedavi gördüğü anlaşılmakla, bu süreçte kadının eşinin rahatsızlığı ile ilgilenmemesinin kadına kusur olarak yüklenmesi doğru olmamıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir."
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.