“Eleştirmen, öğrenme iştahıyla dolu olmalı.”
Eleştirmeden önce eleştirilecek şeyi öğrenmek ve araştırmanın da önemli olduğunu söyleyen Ali Galip Yener: “Öğrenmenin merak ve ihtiyacının bitimsiz olduğu bir süreçten bahsediyoruz. Bu olmadan eleştiri olmaz. Bu anlamda iyi bir okurluk olmadan yazarlık olmaz demek de mümkün. Her ne kadar yazarlık için bir Tanrı vergisi, bir tabiatın desteği mevzu bahis olsa da bunun çalışmayla, öğrenme iştahıyla beslendiğini söylemek her zaman için geçerlidir. Öğrenme isteği olmazsa eleştiri de olmaz. İyi bir okur aynı zamanda iyi bir yazarın ve iyi bir eleştirinin de başlangıcını, onsuz olunmaz noktasını temsil eder. Okumak aynı zamanda yazmaya giden temel yoldur demek de mümkündür.” dedi.
Ali Galip Yener ; “Türk edebiyatında eleştiri üzerine bir şeyler söylemek gerekirse ilk olarak zikretmemiz gereken Ahmet Hamdi Tanpınar isminin çok önde bir yerde durduğunu söyleyebiliriz. Tanpınar, sadece edebiyat eleştirisi açısından değil, ilk sistemli bir resim eleştirisi açısından da çok önemli bir isimdir. Şairliği, romancılığı, Yahya Kemal’in edebî mirasını temadi ettirmesi çok önemlidir. Tanpınar üzerinden anlatmak istediğim şey; 1939 yılında kendisine,‘Bugün bir TürkEdebiyatı var mı?...’ diye sorulmuş;‘Yalnız tenkidimiz yok, kendimizi ciddiye almıyoruz, meselelerimizden bahsetmiyoruz, bunun başlıca sebebi, ecnebi dili bilerek yetişenlerin daha ziyade o dilin eserleri ile alakalı olmalarıdır. Çok defa bunlar yerli eserleri ecnebi eserlerin kopyası zannediyor ve okumuyorlar. Tenkit olursa bir edebiyatımız olduğu anlaşılır. Tenkit, şark medeniyetlerinin büyük eksiğidir ve galiba sanatlarımızın ve bütün hayatın o kadar uzun zamanlar ölmüş şekiller içinde kalmasının sebebi de bunun yokluğudur. Doğmasına gelince, edebiyatını seven kültürlü insanların yetişmesi kâfidir. Sanat ve hayat arasında münasebeti aradığımız gün tenkit de başlar.’demiştir. Bu birkaç cümle içerisinde bütün Cumhuriyet dönemi edebiyatının temel çatışmaları, gelenekle modernleşme arası bağda oluşan problemler, Türk Edebiyatı ve eleştirisi arasında ilişkinin çatışması ve nasıl gelişeceğine ait ipuçları, çok temel ifadeler şeklinde duruyor.” sözleri ile Ahmet Hamdi Tanpınar üzerinden de eleştirinin önemini anlattı.
“Edebiyat teorileri ile eleştiri arasındaki ilişkide bir sürü kuram var. Edebiyat teorisinde hangi alanlar varsa, edebiyat eleştirisi de bu alanların üzerinden inşa ediyor bir metne yaklaşımı...” diyen Ali Yener, eleştirmenin bir yargıyı kanıtlarla ispatlamasından ziyade eseri açıklamak suretiyle anlamını ortaya koyup tadına varacak özellikleri aydınlatması gerektiği fikrinin değerli oluşundan bahsetti ve eleştirinin, edebiyatın zenginliğini anlama gücünü veren değerli bir uğraş olduğunu anlattı.
Ali Galip Yener; “Akademik çalışmalarla Edebiyat eleştirisinin günümüzde çok daha kıvamında donanımlı ve edebiyatı her anlamda kuşatıcı bir yöne gittiğini söylemek mümkündür. Bu aynı zamanda çok ufuk açıcı bir durumu temsil ediyor. Edebiyatın hayatla teselli durumunda ayrıca acılarla karşılaşmamız, kendimizle yüzleşmemiz, kendimizi tanımamız, başka insanları anlamamız anlamındaki değerini ne kadar vurgulasam azdır. Eleştiri de edebiyatın bu zenginliğini, bu insana teselli, tanıma, anlama gücünü veren özelliğini anlayabildiği, tanıta bildiği, okurla paylaşabildiği ölçüde değerli bir uğraştır. Yazarların cümlelerin birer macera hâlini aldığı hayatıma geri dönüyorum ifadesi, yani yazarların her zaman bir metne, bir edebî çalışmaya kendilerini geri dönüş hâlinde görmeleri, o iştahları, o arzuları, devam ettiği müddetçe, cümlelerin bir macera hâlini aldığı hayatları devam ettiği müddetçe eleştirinin de sözü asla eksilmeyecektir…” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.