ANKARA (AA) - Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, AB Konseyi'nin Türkiye'ye yönelik kararlarına dair "Türkiye'nin AB üyelik statüsünü kimse sorgulamıyor. Yeni mali çerçeve kapsamında alınan mali kararlar ve yeni düzenlemelerin oluşturulması açısından baktığınızda Türkiye, tüm aday ülkeler için geçerli olan programların bir parçasıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Ankara'da AB Türkiye Delegasyonu binasında gerçekleştirilen etkinlikte Büyükelçi Meyer-Landrut, gazetecilere AB Konseyi'nin AB'nin Türkiye ile ilişkilerine yönelik aldığı kararları değerlendirdi.
Meyer-Landrut, AB'nin dün gece aldığı kararların birçok açıdan önemli olduğunu düşündüğünü belirtti.
AB'nin, AB ile Türkiye arasındaki iş birliğini güçlendirmek için açıklanan metne göre aşamalı, orantılı ve tersine çevrilebilir bir yaklaşımı ana hatlarıyla belirlemeye çalıştığını ifade eden Meyer-Landrut, tekrar geri dönülecek iş birliği alanlarının daha belirgin olduğunu vurguladı.
Meyer-Landrut, temel yönelimin ise yine aşamalı, orantılı ve tersine çevrilebilir bir şekilde olmak kaydıyla iş birliği imkanlarını artırmanın yollarını bulmaya çalışmak olduğunu, önceki Avrupa Konseyi toplantılarında ifade edilen Doğu Akdeniz'deki gerilimin azalması gibi beklentilerin geçerliliğini koruduğunu kaydetti.
Buna ek olarak, hukukun üstünlüğü ve temel hakların da AB için temel bir endişe olmaya devam ettiğini dile getiren Meyer-Landrut, şunları söyledi:
"Daha fazla iş birliği için belirli somut adımların belirdiği alanlar şunlardır. Birincisi, AB Komisyonu'nun, Gümrük Birliği'nin uygulanmasındaki mevcut zorlukları ele almak için Türkiye ile görüşmeleri yoğunlaştırmaya davet edildiği ve aynı zamanda AB Konseyi'nin, metnin formüle edildiği şekliyle modernizasyon için bir yetki üzerinde çalışmaya davet edildiği ekonomik iş birliğinin haziran ayında Avrupa Konseyi tarafından yeni bir değerlendirmeden sonra kabul edilmesi. İkinci unsur ise Türkiye ile karşılıklı kaygı uyandıran konularda üst düzey diyalogların yeniden başlatılması. Bahsedilen alanlar mevcut durumda anlaşılabilir olan halk sağlığı, iklim, terörle mücadele ve aynı zamanda bölgesel konular."
Meyer-Landrut, AB Komisyonu'nun, Türkiye ile kişiler arası iletişim ve hareketlilik konusunda iş birliğinin nasıl güçlendirilebileceğine yönelik araştırma yapmaya davet edildiğini aktardı.
AB Konseyi'nin Türkiye'nin yaklaşık 4 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapma çabalarını takdir ettiğini belirten Meyer-Landrut, AB Komisyonu'nun, AB Konseyi'ne Türkiye'deki Suriyeli mültecilerin yanı sıra Ürdün, Lübnan ve bölgenin diğer bölgelerindeki finansmanın sürdürülmesini değerlendirdiğini ifade etti.
Meyer-Landrut, bu konunun (AB) Komisyonun yapması gereken bir konu olduğunu ve (AB) Konseyi'nin hızla hazırlanması söylenen tebliğde bu meselenin bulunduğuna dikkati çekti.
Tüm göç yollarıyla ilgili daha geniş bir AB stratejisi çerçevesinde Türkiye ile iş birliğinin güçlendirilmesi gereken bir diğer konunun göç yönetimi olduğuna değinen Meyer-Landrut, böylece ele alınan konulara genel bir bakış sağlanacağını dile getirdi.
Meyer-Landrut, "aşamalı, orantılı ve tersine çevrilebilir" olarak nitelendirilen yaklaşımı hatırlatarak, bunun iş birliğini geliştirmeye yönelik konular arasından sadece bir başlangıç olduğunu aktardı.
Türkiye'nin AB üyeliğine yönelik değerlendirmede bulunan Meyer-Landrut, "Türkiye'nin AB üyelik statüsünü kimse sorgulamıyor. Türkiye aday statüsündedir. Yeni mali çerçeve kapsamında alınan mali kararlar ve yeni düzenlemelerin oluşturulması açısından baktığınızda Türkiye, tüm aday ülkeler için geçerli olan programların bir parçasıdır." ifadesini kullandı.
Kaynak: