Son Dakika Haberler

Erdoğan Nesimioğlu

Erdoğan Nesimioğlu

​Yağış olmadı kuraklık aklımıza düştü!!!

22 Wednesday 2014

Üç yanı denizle çevrili olan ve İç Anadolu hariç orman bakımından da bir hayli zengin olan ülkemizde son günlerde bir “kuraklık” tehlikesi çanları çalmaya başladı.
Ben kendimi bildim bileli yağışların az olduğu dönemlerde bu “tehlike çanları”nın  koro halinde çalındığını hep duyarız.
İnanın ben hep şunu merak etmişimdir.
Yahu biz neden yağışların olduğu dönemlerde kuraklık tehlikesini görmüyoruz da neden yağışlar olmadığı zamanlarda bu kuraklık denilen illet aklımıza geliyor?
Yani, bu ülkenin yıllardır meteorolojik açıdan konumu belli. Yılda ne kadar yağış aldığımız aşağı yukarı ortada. Bir yıl az yağış olursa, öteki yıl mevsim normallerinin üstünde veya paralelinde yağış alıyor ülkemiz.
Hal böyle olunca niye yağış olmayınca çığırtkanlık yapıyoruz?
Yoksa, yağmur yağdı kuraklık tehlikesi ortadan kalktı, yağmur yağmadı kuraklık kapımızda mı olacak hep.
Ülkemizdeki yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımız belli.
Ülkemizin su rezervinin 112 milyar metreküp olduğu söyleniyor.
Yani, buradan su zengini bir ülke olmadığımızı söylemek istiyorum ama fakirde sayılmayız hani.
Boşa akıp giden milyonlarca metreküp suyumuz var.
Örnek mi? İşte Göksu Nehri. Akdeniz’e dökülüyor. Hem de gözümüzün içine baka baka.
İklim değişikliği falan denilip her geçen yıl suyumuzun azaldığını da biliyoruz.
Uzmanların söylediğine göre asıl tehlikenin 2030 yılından sonra görüleceğini de idrak ediyoruz.
Ama, su için veya kuraklık tehlikesi için ne yapıyoruz?
Devlet olarak konuya ilişkin çabalarımız var ama yeterli mi?
Canım ülkemizin kuraklık sorununu ortadan kaldırmak için yapılması gereken projelerimizi biran önce hayata geçirmeliyiz.
Bir vatandaş olarak ben kuraklık lafından bıktım usandım. Benim gibi binlerce insanımız da aynı düşünceye sahiptir.
2013 yılının son aylarında ve içinde bulunduğumuz yılın ilk ayında her gün televizyonlarda ve gazetelerde “kuraklık ninnileri” dinliyoruz.
Ben, bu işin bir çözümünün olduğuna inanıyorum.
Örnek vermek gerekirse, bir KOP (Konya Ovası Sulama Projesi) projemiz vardı.
Konya Ovası’na can verecek olan bu projemiz hala istenilen düzeye getirilemedi.
Hangi aşamada, ne yapılıyor, su ovaya ne zaman verilecek diye dört gözle bekliyoruz.
Bu projeyi de basın hayatına adım attığım ilk günlerden bu yana hep duyarım ama sonucunu bir türlü alamadık.
Mavi Tünel Projesi adıyla da bilinen KOP için son yıllarda ciddi adımlar atıldı ama, gidilecek daha çok yolumuz olduğunu biliyorum.
Oysa bu projeler zamanında bitirilmiş ve bugünlere sarkmamış olsaydı, ova suyla buluşmuş olur ve biz Konya Ovası için belki kuraklıktan hiç bahsetmeyecektik.
“Vay efendim yağış olmadı, kuraklık kapıya dayandı, yok efendim yağışlar iyi üreticinin yüzü güldü” gibi haberleri duymayacaktık.
Burada KOP’un bitirilmesiyle de ovanın su sorununun tamamıyla çözülmüş olduğunu söylemek mümkün görünmüyor.
KOP, gerçekten Konya Ovası’na can verecek bir proje.
Ancak, ovanın tümünü ne yazık ki kapsamıyor.
Çünkü, KOP sadece Konya Ovası’nın güneyini, doğusunu ve batısını ilgilendiriyor ama Konya’nın kuzeyine çözüm üretmiyor.
Yani, Altınekin, Cihanbeyli, Sarayönü, Kulu gibi yerler suya olan hasretini nasıl sonlandıracak.
Konya’nın kuzeyindeki susuzluğun çözümü için yıllar önce Pankobirlik Genel Başkanı Sayın Recep Konuk ilgili ve yetkililere bir öneride bulundu.
“Karasu’yu Konya Ovası’na akıtalım bu sorun biter…” dedi.
Sayın Konuk’un ova için gerçekten elzem olan bu önerisini ilk zamanlar kimse anlayamadı.
Ya da işlerine gelmediği için anlamak istemediler.
Oysa proje gayet basitti.
Erzincan’da bulunan Karasu Kızılırmak nehri vasıtasıyla Ankara üzerinden Konya’nın kuzeyine indirilecekti.
Hem de fazla bir yatırıma gerek kalmadan, cazibe avantajını kullanarak akıtılacaktı.
Sanırım, Sayın başkanın önerisinin üzerinden 3-4 yıl geçti. Biz hala kuraklığın derdindeyiz.
Çözüm ortada,
Çözüm gözümüzün önünde,
Çözüm bu ülkenin içinde.
Eksik olan ne biliyormusunuz?
Eksiğimiz, bu çözüme sahip çıkacak, projeyi uygulayacak bir “babayiğidin” olmaması.
Yoksa, biz her susuzlukta “bittik, tükendik” feryatlarını daha çok dinleriz.
Her yıl aynı teraneleri okur, ama çözüme hiç yanaşmayız…
Bol yağışlı günlere…
 

,.

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English