İsrail'in ABD'den aldığı destekle bu tür girişimlere yöneldiği ve Filistinlilere yönelik ihlallerini artırdığına dikkat çekilen açıklama, şöyle devam etti:
"İsrail ihlallerin dozunu yankıları konusunda uyardığımız Bahreyn Çalıştayı'ndan sonra ciddi şekilde artırmıştır. Ancak bu, Filistin halkının direnişini etkileyemeyecektir."
"İşgal ve normalleşme sürecinin doğrudan bir sonucudur"
İslami Cihad Hareketi de yaptığı yazılı açıklamayla İsrail'e tepki gösterdi.
Açıklamada, şu ifadeler kullanıldı:
"İşgalci İsrail'in Kudüs'teki evleri yıkması, halkını yerinden etmesi, Filistin halkına karşı işlenmiş bir suçtur. Bu ihlaller (ABD Başkanı Donald) Trump'ın anlaşmasının (Yüzyılın Anlaşması), işgal ve normalleşme sürecinin doğrudan bir sonucudur."
İsrail güçlerinden çok sayıda asker ve polis sabah erken saatlerden itibaren iş makineleri eşliğinde, işgal altındaki Doğu Kudüs'te Ayrım (Utanç) Duvarı'nın devamı olan tel bariyerlere yakın olduğu gerekçesiyle Sur Bahir bölgesindeki Vadi El-Hummus Mahallesi'ne gelerek, Filistinlilere ait bazı evleri yıkmaya başladı.
Ne olmuştu?
İsrail Yüksek Mahkemesi, geçen ay Sur Bahir'deki söz konusu binaların, Ayrım Duvarı'nın devamı olan tel bariyerlere yakınlığı nedeniyle "güvenlik tehlikesi oluşturduğunu" iddia ederek yıkımına karar vermiş ve mülk sahiplerine 18 Haziran'a kadar binalarını yıkmaları için süre tanımıştı.
Bunun üzerine Filistinliler, bazıları inşa halinde olan 10 binanın yıkımının durdurulması için Yüksek Mahkemeye başvurmuş ancak mahkeme dün bu başvuruyu reddetmişti.
Uzmanlar, İsrail mahkemesinin bu kararının Filistin'in diğer bölgelerinde de birçok evin yıkılmasına neden olabileceği uyarısında bulunuyor.
Kaynak:
Gelişmelerden zamanında haberdar olmak istiyor musunuz? Google News’te KONHABER'e abone olun.
